"çıkartmak" ne demek

"çıkartmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Asabiye ve ümran kavramlarını öne çıkartmak suretiyle aşiretle başlayıp daha sonra sebep asabiye sınırını yeni algıyla, Osmanlı kuruluşunu izah etmeye gayret ediyoruz.

Benim yaptığım şey sadece bu olayı aynalamak ve herkesin içinde var olan güzelliği ortaya çıkartmak.

Bu önemli ürünümüzü ekmeğimizle buluşturmak ve yeni bir tat ortaya çıkartmak istedik.

Yıldız, cankurtaranlık sezonluk bir iş olduğu için genelde harçlıklarını çıkartmak isteyen üniversite öğrencilerince tercih edildiğini de belirtti.

Şimdi yargının etrafında dolanabilmek için bu planı çıkartmak istiyorlar.

Bu konuda tabi ki adil olmak, teşvikçi olmak gerekli ama kabiliyetleri öne çıkartmak ve zararlı, öldürücü rekabet yerine teşvik edici, sinerji doğurucu bir yaklaşımı öne çıkartmak gerektiğine inanıyoruz.

Açık hava sinemalarımız bulunmakta, geçen sene olduğu gibi bu sene de tekrarı olan iftar programları gibi mahallenin kültürünü ortaya çıkartmak amacıyla yapılan, birlikte olmayı fazlalaştırmak için düzenlediğimiz bir çalışmamız var.

Baharın keyfini çıkartmak içik özellikle, üstü açık araçları tercih eden, klasik otomobil sevenler antikalarının da tozunu almış oldular.

Akkuş ilçesi Alan Mahallesi yakınlarındaki Kevgir Kalesi'nde bulunan 3 odalı mağaranın altında bir papazın gizlediği öne sürülen 60 ton altını çıkartmak için 7 ortaktan oluşan bir grup 2008 yılında harekete geçti.

Yangında Opan ve yakınları, besihanedeki büyükbaş hayvanları dışarı çıkartmak için seferler oldu.

Avrupa Birliğindeki bazı ülkelerin, birliğin kuruluşuna dönmek istediğini, sonradan katılan ülkeleri çıkartmak istediğini söyleyen Çavuşoğlu, kendi gözlemine göre bunun sebeplerinin Avrupa içerisindeki yabancı düşmanlığı, kendisinden olmayan herkese karşı hoşgörüsüzlük, İslam düşmanlığı, bastırılmış anti semitizm yani Yahudi düşmanlığı olduğunu vurguladı.