Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
çakılı
  • sıfat Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş
    "Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat'ın omzuna adamakıllı bindirmiş." - Y. Z. Ortaç
  • Çakılmış, bir şeye bağlı
    "Genç kadın, forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi merak ediyordu." - F. F. Tülbentçi
  • Yeri değişmez, sabit
    "Gülnaz için için ağlıyor, gözleri hep öyle döşemeye çakılı." - E. Işınsu

"çakılı" kelimesinin kullanım örnekleri.

Aşık Nimri Dede'nin Nimri köyündeki mezarının ziyaret edildiği etkinlikte daha sonra Çakılı İlkokulu bahçesinde Dehmen Ailesi tarafından misafirlere etli pilav ikram edildi.

Çakıl dolu traktörle birlikte bölgeye gelen işçiler, kapağı açıp çakılı yola dökmek istedi.

Bu esnada üzerinde çivi çakılı bir kalas çatıdan Türken'in kafasına düştü.