Güncel Türkçe Sözlük
çatlatmak
-
-i Çatlak duruma getirmek
"Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı." - Ö. Seyfettin
- Çatlamasına yol açmak
"Duvarları, tavanı çatlatacak kadar şiddetli olan ve birdenbire kulağa saldıran bu ses dalgası kimsenin kulağını incitmedi." - H. E. Adıvar
- Sabrını taşırmak
"O dibek kafalı Sülükoğlu'nu hasedinden çatlatacağız." - E. E. Talu
- Aklını kaçırmak
Tarama Sözlüğü
çatlatmak
Çıtlatmak, sezdirecek kadar anlatmak
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
çatlatmak
Kıskandırmak.