Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Öngörme ihtimali veya imkânı bulunmak
"Kanun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hâllerde taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz." - Anayasa
"öngörebilmek" kelimesinin kullanım örnekleri.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, iklim değişikliğinin su kaynaklarına gelecekteki etkilerini öngörebilmek ve sektörlerin ne ölçüde etkilenebileceğini belirlemek maksadıyla yürüttüğü proje kapsamında en güncel küresel iklim modelleri kullanarak, 2100 yılına kadar ülkemiz su havzaları özelinde sıcaklık ve yağış parametreleri başta olmak üzere birçok iklim verisi projeksiyonu gerçekleştiriyor.
Dünya ortalamasının üstünde büyüme rakamlarına sahip bir şirket olarak, doğru kararlar almak ve geleceği öngörebilmek için endüstrinin küresel ölçekteki gelişimini ve trendleri yakından takip ediyoruz.
Bizim amacımız bu olaylar yaşanmadan önce bunun önlemini almak, öngörebilmek.
Ancak büyüme odaklı maliye politikasının uygulandığı bir ortamda kamu tasarrufları ne şekilde artar bunu öngörebilmek zor.
Yaşananları anlamlandırmak, olası gelişmeleri farklı yönleriyle öngörebilmek için atılması gereken adımlar uzunca bir liste oluşturuyor.
Amaçlarının vatandaşın ve ticaret insanlarının bir uygulamayı görmeden önce ne yaşayacaklarını deneysel yöntemlerle öngörebilmek olduğunu anlatan Batur, ileri teknolojilerle de uygulamaları güçlendirerek yapay zeka, büyük veri gibi yollarla devletin elindeki verinin çok daha verimli kılınabileceğini söyledi.
Seçim sonrasında ekonominin nasıl bir yol izleyeceğini öngörebilmek için ekonominin mevcut konumunu tespit etmek gerekiyor.
Yarının ise bu konuda neler getirebileceğini şimdiden öngörebilmek mümkün değil.