Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
üzüntülü
  • sıfat Üzüntüsü olan, acılı, müteessir
  • Üzüntü veren
    "Onu güldüren ve bizi ağlatan bu uzun ve üzüntülü oyun feleğin sabrını tüketti." - Y. K. Beyatlı
  • zarf Üzüntülü bir biçimde, üzüntülü olarak
    "Ara sıra saate üzüntülü bir göz atıyordu." - P. Safa

"üzüntülü" kelimesinin kullanım örnekleri.

Meclis toplantısı öncesi Aralık ayı toplantısını üzüntülü ve buruk bir şekilde açtıklarını söyleyen Başkan Yağcı, "Toplantıya başlamadan önce tabi birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığımız ve şehrimizde mimari anlamda belediyemize, bizlere çok güzel rehberlik yapan değerli meclis üyesi arkadaşımız, kardeşimiz Zafer Atasev beyin zamansız vefatı hepimizi derinden üzmüştür ve hepimiz bu noktada Bilecik Belediye Başkanlığı olarak bunu derinden hissediyoruz.

Geçmişi deşmek fayda getirmez, basına malzeme çıkar ama onların hepsi de üzüntülü.

Böylesine üzüntülü bir olayda bile seçim hesabı yapan MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli yine oyunbozanlık yapmıştır.

Üzüntülü olan ve eşi Havva Sokur ile konuşmadan uyuyan Sokur sabah uyanmadı.

Durumu polis ekiplerine bildiren üzüntülü baba, çocuğunun bulunmasını istedi.

Buruk, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, zor bir gece geçirdiklerini ve üzüntülü olduklarını belirtti.

Sizlerle Karabük'te sevinçli ve üzüntülü günler yaşamış bir kardeşiniz, arkadaşınız artık Tokat'ta rektör olarak bulunuyor.

Takımın maç boyunca güzel bir oyun sergilediğini ancak bu performansı sonuca yansıtamadıklarını belirten Can, puan kaybettikleri için üzüntülü olduklarını söyledi.

Mehmet Özdilek, karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, mücadeleyi kaybettikleri için üzüntülü olduklarını kaydetti.

Bünyamin Kuzu, ekmek teknesinin çekici yardımıyla kaldırılmasını üzüntülü gözlerle izledi.