Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
şayet
  • bağlaç Eğer
    "Bu parayı şayet sen ben vermezsek veren, başkaları olacak." - E. E. Talu

"şayet" kelimesinin kullanım örnekleri.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Büyükelçiliğine eylem hazırlığı içinde olan teröristlerle ilgili gelişmelerin dün medyaya yansıdığını belirterek, "Şayet ortada alavere dalavere yoksa, silah ters tepmiş, sahibini kaygı ve korkuya sevk etmiştir" dedi.

Şayet ne yapılsa hazine sıkıntıya düşmez, başkaldırılar alevlenmez ve İnebahtı yenilgisi önlenebilirdi?

Şayet milletvekili seçilirse bu durum bekletici mesele olarak ortaya çıkacaktır.

Şayet bunu kabullenemeyen varsa öyle ikiyüzlülükle, riyakarlıkla, alavere ile dalavere ile değil mertçe çıksın ortaya söylesin fikrini.

Hem İlahiyat mezunu, aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Öğretmenliği diploması olan, şayet eğitim diploması olan öğretmenlerimiz yoksa İlahiyat mezunu olmakla birlikte Milli Eğitim Bakanlığından okul öncesi çocuklara eğitebilme kabiliyeti olan sertifikalı hocalarımız burada görev alacaklar.

Kalk dedim evine koş git, oraya gitmesin katiyen, hem kendisi o masiyete girmesin hem de hafazanallah bir komplo meselesi ise şayet günümüzde geldiği noktaya gelemezdi, gelemez dedim' sözleri.

MHP'yi yüzeysel ve üstünkörü bir şekilde uyuşturucuyla, uyuşturucu suçuyla yan yana getirmek şayet art niyet değilse, kesinlikle isabetsiz ve itibarsız bir isnattır.

Şayet biz bu önemli iş birliğinden şuan için kafil olursak ve birbirimizin kapasitelerinden geçiş dönemi içerisinde kullanmazsak kesin odur ki geçiş sürecinin sonunda her iki ülkede kaybeden taraf olacaktır.

Şayet Kalabak su damacasına yapılan zam bir hafta içinde geri alınmazsa dernek olarak yeni girişimlerde bulunacağız.

Şayet bir şeyi muhafaza etmek istiyorsak, durumu fazladan kötüleştirmek değil, kapıları müzakere süreci ve nihai sonuç için açık bırakmak gerekiyor.

Şayet bunların yeri değişir, ayakkabı başa çıkar, külah ayağa inerse adalet terazisi bozulur.

Benim milletim devletler muvazenesinde yönlendiren, gözünün içine baktıran bir muvazene unsuru olmayacaksa şayet, ne Avrupa umurumda benim, ne Amerika, ne Çin ne de Maçin.

Şayet biz herhangi bir konuda çalışmaya oturduğumuzda önümüzde güçlü bir bilimsel müktesebat bulamazsak ancak el yordamıyla hareket edebiliriz.

Ömer Nasuhi Bilmen'in o kıymetli eserleri, özellikle fıkıhla, İslam hukuku ile ilgili eseri şayet Arapça yazılmış ya da Arapça'ya tercüme edilmiş olsaydı hocamız okyanus ötesinden, Amerika'dan, Japonya'ya, Endonezya'dan, Pakistan'a, Cezayir'den, Afrika'ya kadar biliniyor ve eserleri okunuyor olacaktı.

Kudüs, peygamberler sultanı Hazreti Nebi'nin 'şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.