Güncel Türkçe Sözlük
akmak
-
-den Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler
bir yerden başka bir yere doğru gitmek
"Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
- Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
- Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
-
nsz Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki
sıvıyı sızdırmak
"Dam akıyor." -
-e Art arda ve toplu olarak gitmek
"Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." - Y. Z. Ortaç
-
nsz Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
"Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." - R. H. Karay
-
nsz Boya birbirine karışmak
-
-le Sürüp gitmek
"Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." - Y. K. Beyatlı
-
nsz Zaman çabuk geçmek
- 10. nsz Karışmak, katılmak
- 11. nsz Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
Tarama Sözlüğü
akmak
Meyletmek.
Akın etmek, istilâ etmek, hücum etmek.
Sıyrılıp çıkmak.
Akın akın gitmek.
Koşmak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
akmak
Ağaçlara su yürümek: Söğütler akmış.
"akmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Bizler Hazreti Mevlana’nın ‘Donmadan bulanmadan akmak ne hoş’ sözünde olduğu gibi donmadan bulanmadan hayatın içerisinde akmak, bir şeyler üretmek ve bu ömrü değerlendirmek zorundayız.
Kitap okumayı çok sevdiğini ifade eden Top, ikinci dönem takdir akmak istediğini, gelecekte ise iyi bir doktor olmayı hedeflediğini belirtti.
Hem kafa dinlemek, hem de bazen Bodrum’da gece hayatına akmak isteyenler için belirteyim.
Kötürüm ve kötü siyaset anlayışları setleri yıkan ırmaklar gibi yayılmak, akmak istiyor.
Kötürüm ve kötü siyaset anlayışları setleri yıkan ırmaklar gibi yayılmak, akmak istiyor.