Güncel Türkçe Sözlük
-
isim Aksettirmek işi
"Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor." - R. H. Karay
"aksettirme" kelimesinin kullanım örnekleri.
Ceza Dairesi kararında, "İstinaf aşamasındaki saygılı tutum ve davranışları, delilleri dairemize yanlış aksettirme imkanı varken, bu imkanı kötüye kullanmaması, yerel mahkemenin sanığın kişiliği üzerindeki değerlendirmesinin, annelerinin ölmesi nedeniyle sanıkla husumeti bulunan müşterek çocukların beyanına dayanması, sanığın pişman olduğunu açıkça belirtmesi ve cezanın, geleceği üzerindeki etkileri nedeniyle takdir indirimi uygulanarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması ve hükmen tutukluluk halinin devamına" ifadeleri yer aldı.
Olayları yanlış aksettirme ve Büyükşehir Belediyesi'nin basına müdahalesi gibi iddialar da ortaya atılıyor.
Tabii netice itibariyle esnafımızın sorunlarını dinlemek, onların sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerini başkanımızdan almak ve bizim çözebileceğimiz kısımları bizimle çözülmesi noktasında, genel idarenin çözmesi gereken problemleri de genel idareye aksettirme noktasında, elimizden gelen gayreti çabayı göstereceğiz.
Bu manada Türkiye’yi bir bloklaşmaktan daha ziyade ortak değerler etrafında birleşebilen siyasi örgütlenmelerin, sadece siyasi partiler değil, sivil unsurlarıyla beraberde önümüzdeki süreçte anayasa temelinde temel fikirlerimizi ortaya koyacağımız beyannamelerle beraber geniş kitlelere daha fazlasıyla aksettirme imkanlarını arama mecburiyetindeyiz.
Evet veren de hayır veren de bizim vatandaşımız zaten referandumun tabiatı gereği halka sunulmuş olan bir soruya halkın vermiş olduğu bir cevabı siyasete aksettirme, yönetime aksettirme işidir.
Osmanlı Devleti sergilediği yönetim bakımından Dünya’ya örnek olurken, bugün bazı yazarlar kitaplarında bunları farklı aksettirme çabası içerisindedirler” dedi.
Önemsediğimiz konuları başkalarına daha fazla aksettirme isteğindeyiz.