Güncel Türkçe Sözlük
-
nsz Alma işini yaptırmak
"Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." - N. Cumalı
-
-i, -e Getirtmek
"Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı." - C. Uçuk
- Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle
çıkarttırmak
"Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak." -
-den Başkasına kaptırmak
"Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet" - Emrah
-
-i, -e Sığdırmak
"Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız." -
-e Önem vermek, değer vermek
"Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz" - E. B. Koryürek
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Yüklü hayvanın bir yanı hafif, bir yanı ağır gelmek, meyletmek: Hayvan aldırıyor, tutta düzeltelim.
Hamlatmak, yormak: Hayvanı çok sürdük, aldırmışız.
İki parçayı birbirine uygun hale getirmek, alıştırmak.
"aldırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Zanlı Sarıcaoğlu'nun ifadesinde, Derepazarı ilçesinde gündüz çalıştığı için tayinini Rize merkeze aldırmak istediğini, bunun için yazılı müracaat ettiğini fakat olumsuz sonuçlanınca bir kez de emniyet müdürüyle yüz yüze görüşmek istediğini söylediği belirtildi.
Edirneli bayan terziler, mezura ile ölçü aldırmak isteyen bayanların tercihlerini erkek terzi yerine bayan terzilerden yana kullandığını belirtiyor.
Bir suya dalıp kulağına su kaçmak, kendi isteği olmayarak boğazına toz ve Duman girmek, kendi isteği olmayarak kusmak, kendiliğinden içeriden gelen kusuntusu yine kendiliğinden içeriye gitmek, uyurken ihtilam olmak, dokunma ve öpme olmadan sadece bakmak ve düşünmek sebebiyle boşalmak, karısını sadece öpmek, geceleyin cünüp olduğu halde sabaha kadar yıkanmayı gündüz yıkanmak, dişleri arasında sahur yemeğinden kalan nohut miktarından az olan kırıntıyı yutmak, ağızdaki tükürüğü yutmak, ağzına gelen balgamı yutmak, kafasından burnuma gelen akıntıyı içine çekip yutmak, ağzına aldığı ilacın tadı boğazına varmak, erkeğin tenasül organına ilaç veya su akıtmak, göze ilaç damlatmak, kan aldırmak, gözlerine sürme çekmek gibi durumlar orucu bozmaz.
Suya dalıp kulağa su kaçırılması, kendi isteği olmadan boğaza toz ve duman girmesi, kendi isteği olmadan kusmak, kendiliğinden içeriden gelen kusuntunun yine kendiliğinden içeriye gitmesi, uyurken ihtilam olunması, öpme ve dokunma olmadan sadece bakarak düşünerek boşalmak, karısını yalnızca öpmek, gece cünüp olunduğu halde sabaha kadar yıkanmayarak gündüz vakti yıkanmak, dişlerin arasında sahur yemeğinden kalmış olan nohut miktarından az olan kırıntıyı yutmak, ağızda bulunan tükürüğü yutmak, ağıza gelmiş olan balgamı yutmak, kafasından burnuna gelen akıntının içe çekilip yutulması, ağıza alınan ilacın tadının boğaza varması, erkeğin tenasül organına su veya ilaç akıtılması, göze ilaç damlatılması, kan aldırmak ve gözlere sürme çekmek gibi durumlar ile oruç bozulmaz.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı gözaltına aldırmak için MİT binasına operasyon yapmayı bile planlayan Atayün'ün ellerinin arkadan kelepçelendiği görüldü.