Güncel Türkçe Sözlük
bağışlamak
-
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine
vermek, teberru etmek
"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek,
affetmek
"Çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak, babamı bağışlayınız, diyordu." - F. R. Atay
- Görevden çekmek, almak
- Hoşgörmek
"Sizleri meraka sokmamı aranızda bulunmamın sevincine bağışlayın." - Halikarnas Balıkçısı
bağışlamamak
- karşısındakinin yanlışından, kusurundan doğacak fırsatları
kaçırmamak, acımadan değerlendirmek
"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
bağışlamak
Bağışta bulunmak
"bağışlamak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Engürü Sitesi olarak festival boyunca gelirini Zeytin Çekirdeklerine bağışlamak üzere su ve çay sattık.
Her iki operasyon öncesinde de saçlarını kazıtmak zorunda kalan Gizem, çok sevdiği saçlarını bir kanser hastası çocuğa bağışlamak için saklamaya başladı.
Toprak olacak küçücük, ince ve kendisi görünmeyen, saydam bir zarı bağışlamak, karanlık dünyalara dev bir ışık oluyor.
Törenin ardından ailesine kendisine takılan paralarla bir şeyler almak istemediğini ve parayı Mehmetçik'e bağışlamak istediğini belirtmesi üzerine babası Ömer'i sünnetlik kıyafetiyle bankaya götürerek, TSK Güçlendirme Vakfına bağışta bulundu.