Vikipedi
Berberiler ( Berberi dilleri: ⵉⵎⴰⵣⵉⵖⵏ Imaziɣen, tekil ⴰⵎⴰⵣⵉⵖ Amaziɣ; Arapça: البربر Al-Barbar, الأمازيغ Amazigh), bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkıdır. Bazı mağara resimlerinin bulunmuş olması, Berberiler'in bu paleolitik toplulukların soyundan gelmiş olabileceği tezini güçlendirmektedir.
Bu geniş coğrafyada göçebe ya da yarı-göçebe olarak yaşayan eski kabilelerdendir. Kuzey Afrika’ya egemen olan Fenike, Kartaca, Roma, İslam ve Osmanlı kültürlerinden farklı biçimlerde etkilenmiştir. Berberilerin berberice adını verdikleri bir dile sahiptirler. Bu dilin alfabesi İbraniceye oldukça benzemektedir.
Adlandırma[ değiştir]Berber kelimesinin kökeni olarak Latince barbarus ve Yunanca barbarosβάρβαρος gösterilmektedir. Roma dönemi askerî raporlarında Numidyalılardan barbarlar olarak bahsedilir. Berberi teriminin Vandal istilası sırasında yaygın olarak kullanıldığı görülmüştür. 8. yüzyıldan itibaren Emevilerin İspanya'yı ele geçirmesiyle beraber tüm Müslümanlara yanlış bir şekilde Morolar denilmeye başlanır. Berberi gruplarının kendilerine de AmazighAsil anlamındadır, TizzitCesur dedikleri bilinmektedir.
Tarihçe[ değiştir]Berberiler, tarih öncesinden bu yana Kuzey Afrika'da yaşarlar. Berberiler arasında, Libya'daki Nasomonlar ve Psyller, Sahra Garamantları, Eski Afrika Numidialıları, Gaetulları ve Mağripliler sayılabilir. Mağrip'in geniş toprakları ve dağlık engebelerin dağınık bir yapıda olması Berberiler'in bölgeye bağımsız ve kimi zaman birbirlerine düşman kabileler halinde yayılmalarını sağladı. Bu, aynı zamanda toplumsal örgütlemenin temelini oluşturan unsurdu. Bununla birlikte, İbn-i Haldun'un iki büyük halk topluluğuna ( El-Berani ve El-Butr) böldüğü Berberiler, dıştan gelen istila tehditlerine karşı koymak için her zaman birlik içinde hareket ettiler. Önce Numidya sonra da Moritanya kralı olan Masinissa'nın gerçekleştirdiği Berberi topluluklarının birliği kısa sürdü. Romalılar bu devletleri illere ya da protektoralara dönüştürdüler; ancak daha çok ovalarda etkin olan Romalılar, ne Sahra ve Moritanya kıyısındaki yüksek ova halklarına, ne de dağlılara boyun eğdirebildiler. İmparatorluk üzerindeki Roma etkisi azaldıkça, Berberiler'in ayaklanmaları giderek sıklaştı: Tacfarinas ( 17- 24); Firmus ve Gildon başkaldırıları, çeşitli kavimler ve Berberi ırgatlarının ayaklanmaları Berberiler'in bağımsızlığa olan düşkünlüklerini gösterir. Bunun ortaya çıkmasında sert dinsel tartışmaların ve 4. yüzyıldaki Donatusçuluğun da etkisi vardır. Bu karışıklıklar Vandallar'ın ülkeyi istila etmesini kolaylaştırdı: ancak Vandallar ülkenin tümünü ele geçiremediler. Avras, Kabiliye, Moritanya ve Tripolitania'ya girmediler. Doğu İmparatorluğu'na karşı direniş ( 533- 642) daha güçlü oldu; Bizans ancak Byzakene, Tunus (eski Afrika ili) ile birkaç kenti ve müstahkem mevkiyi denetim altında tutabildi.
Berberiler ile Araplarlar arasındaki bu uzlaşma hiçbir zaman tam olmadı ve uzun sürmedi. Sünniliğe tepki olarak Berberiler IX. yy'da, Haricilikle ters düşmesine karşın, Şii öğretilerini kabul ettiler. Fatımiler Abbasiler'e karşı koyabilecek yeterli güce erişince, Berberilerin büyük çoğunluğunca desteklendi; buna karşılık küçük bir kesim, Zenateler, özerkliklerini ilan ederek Endülüs Emevî'lerine katıldılar. Fatımiler Mısır'a yerleşince Mağrib'de karışıklıklar başladı. Ziri Hanedanını kuran Sanhaca Berberileri Doğu'da iktidarı ele geçirdiler; Zenateler Doğu Mağrib'i önce Emevîler adına yönettiler, sonra kendi hanedanlarını kurdular. 11. yüzyıl'daki Hilali istilalarından sonra, dinsel bir reform hareketinden güç alan iki Berberi hanedanı, Murabıtlar ve Muvahhidler büyük imparatorluklar kurdular. Birinci imparatorluk Fas'tan Becaye'ye kadar uzayan alanca kuruldu; ikincisi tüm Mağrib'i ve Tripolitania'yı içine aldı. Bu imparatorlukların yıkılmasından sonra, Berberiler Merini, Abdülvadi ve Hafsi krallıklarını kurdular; ancak bu krallıklar güçsüzlükleri yüzünden 14. yy'dan itibaren, yan yana dizilen, birbirinden kopuk birçok kent ve kabileden oluşan bir toplumsal yaşam biçimi egemen oldu. Mağribi kapsamamakla birlikte, önce Osmanlı egemenliği ( XVI. yy - XIX. yy), daha sonra Fransız Sömürgeciliği (XIX. yy. - XX. yy) Kuzey Afrika ülkelerini Arap ve Müslüman devletlere dönüştüren evrimi hızlandırdı; buna rağmen Berberiler, Rif ve Sahra arasında Avras ve Büyük kabiliye dağlarına sığınarak dillerini ve geleneklerini günümüze kadar korumayı bildiler.
Kuzey Afrika bölgesinde Berberilerle Araplar arasında süregiden bir uzlaşamama sorunu vardır. Özellikle Arap milliyetçiliğinin hakim olduğu rejimlerde Berberilerin baskı altına alındığı örnekler görülmüştür. 20. yüzyılın ikinci yarısıyla beraber sömürge konumlarına karşı mücadele başlatan Afrika halklarının mücadelesi Kuzey Afrika'da da görülmüştür. Bağımsızlıklarını kazanan ülkelerde sömürgecilerin kullandığı Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca yerine Arapça hakim olmuştur. Berberiler Arapça öğrenmek zorunda kalmış, okullarda anadillerini konuşmak için 21. yüzyılı beklemek durumunda kalmışlardır. Bağımsızlığın ardından Berberilerden gelen varlıklarını tanıma talepleri özellikle Fas ve Cezayir'de karşılık bulmuş, anayasal olarak Berberi varlığı tanınmıştır. Günümüzde Cezayir'de Berberi dili tanınan ulusal bir dildir ve Berberi yoğunluğu yüksek olan bölgelerde seçmeli dil olarak öğretilmiştir. Fas'ta ise 2011 yılı anayasal reformun ardından Berberi dili resmî dil ilan edilmiş ve bölgenin etnik bileşiminden bağımsız olarak zorunlu dil olarak öğretilmektedir. Kuzey Afrika ülkelerinde Berberi kökenliler sosyal hayatta en üst seviyelere gelebilmiştir. Buna en iyi örnekler olarak Cezayir Başbakanı olmuş olan Liamine Zeroual ve Fas Başbakanı olmuş olan Driss Jettou sayılabilir. Libya'da ise Berberiler Libya İç Savaşı sırasında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinde aktif rol almıştır.