Güncel Türkçe Sözlük
-
nsz, -le Birbirinin boğazına sarılmak,
dövüşmek
- Mücadele etmek
"Kumar, talihle alt alta, üst üste boğuşmaktır." - M. Seyda
- Çabalamak, altından kalkmaya çalışmak, uğraşmak
"boğuşmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Ama mali açıdan bir darboğaz, finans sarmalı içindeyseniz, faiz sarmalındaysanız giderek artan bu mali dar boğazla boğuşmak gerçekten ateşten gömlek olur.
Birçok vatansever işadamı o dönemde ya işini kaybetti ya da yıllar süren krizlerle boğuşmak zorunda bırakıldı.
Telefonlarda kulalık kullanırken uzun kablolarla boğuşmak gerekiyordu.
Bu büyük sorunla hepimiz el ele verip boğuşmak ve başarmak zorundayız.
PARDUS'u kurduğunuzda 'ekran kartını, ses kartını, modemi, yazıcıyı bilgisayarı tanıtacağım' diye saatlerce sürücü CD'leriyle boğuşmak derdiniz olmaz.
Aksi durumlarda, müthiş ve telafisi çok zor olan tehdit ve krizlerle boğuşmak zorunda kaldık ve yenileri ile de karşı karşıyayız.
Böyle bir durum karşısında boğuşmak değil buluşmak, kutuplaşmak değil kucaklaşmak herkesin öncelikle tercihi olmalıdır.