Güncel Türkçe Sözlük
buğulu
-
sıfat Üzerinde buğu bulunan, buğulanmış
"Güneş sanki buğulu bir tülbendin arkasına saklanmış, alev alev." - A. İlhan
- Yaşlı, nemli
"Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi." - Y. Z. Ortaç
- Süzgün, dalgın bakışlı olan (göz)
"Buğulu gözlerinde o eski yakamozlar parladı." - H. E. Adıvar
- Dokunaklı, pes (ses)
"Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim." - H. Taner
"buğulu" kelimesinin kullanım örnekleri.
Türkiye'deki üç interaktif müze arasında yer alan Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi, Sarıkamış Harekatı'nın canlandırılması, donan askerlerin buğulu camdan gösterilmesi ziyaretçilerini duygulandırıyor.
Züleyha'ya rüya gibi bir hayat bahşettiğini düşünerek karşısında mutlu bir kadın görmek isteyen Demir, onun buğulu gözlerini gördükçe çılgına dönecek!
Karşı cinsi etkileyen ve kendine büyüleyen buğulu bakışlarıyla etkileyiciliğini konuşturur.
Buğulu ses rengi ve yorumuyla sevenlerine güzel bir aksam yaşatan sanatçı, oldukça da heyecanlıydı.
Bir kayıtsızlık, bütün dünyaya buğulu bir cam arkasından bakış, sık sık gerinmek isteyen bir vücut ve derinlerde, bitmeyen gizli bir can sıkıntısı.