"cılız" ne demek

"cılız" kelimesinin kullanım örnekleri.

Atatürk Şehir Hastanesi poliklinik girişinde bir araya gelen doktorlar adına konuşan Tabip Odası Başkanı Şahin Cılız, sağlıkta şiddetin azalmak bir yana yaygınlaştığını söyledi.

Bu cılız destek ise kulübün personel maaşı, vergi, SGK ve güvenlik hizmetlerine bile yeterli olmadı.

Karşılaşmayı Önder Yılmaz, Abdullah Koputan ve Ogün Cılız hakem üçlüsü yönetecek.

Kazada yaranan sürücüler ve araçlarda bulunan Didar Cılız, torunu Didar Cılız ve Mürsel Yavaş, olay yerine gelen ambulanslarla Hayrabolu Devlet Hastanesine götürüldü.

Üçüncü olarak da ihtilaf, malum bir kaideyi külliye vardır, iki yada üç kuvvetli insan birbiri ile kavga ederken çok cılız ve kuvvetsiz bir insan o dev gibi iki veya üç adamı devirebilir ve ihtilaftan dolayıdır.

Dış güçlerin sömürü ve modern köleleştirme sisteminin devamı için İslam'ı bozmak istediğini ifade eden İriş, FETÖ'nün darbe girişimi sonrası Amerika'nın bu durumu çok cılız bir şekilde, dillerinin ucuyla kınayabildiğini dile getirdi.

Demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının müdafisi olduğunu iddia eden AB, yasak savma kabilinden cılız açıklamalar dışında Türkiye'ye ciddi bir destek vermemiştir.

Vatandaşlar bu sezon balığı azlığı sebeb ile donuk balığı tercih ederken sezonun son günlerinde balık tezgahları da cılız kaldı.

Bu talebin cinsiyet ayrımcılığı, kadını kamusal alandan soyutlamak olduğu iddiaları cılız ideolojik yaklaşımlardır.

Bu bizim en saçma, en kınanası, en cılız, en hastalıklı tanıtlama yöntemimizdir.

Daha çok olgunlaşmak, daha fazla demokrasi kültürü edinmek istiyorsak, bizde çok cılız olan anı, yaşamöyküsü ve özyaşamöykülerinin sayısını mutlaka arttırmak zorundayız.