Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
cezalandırmak
  • -i Bir kimseye veya varlığa ceza vermek
    "Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler." - F. R. Atay

"cezalandırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Fischer, işte o tarihten bu yana kendisini yakalamak, tutuklayıp cezalandırmak isteyen Amerika'dan kaçıyor, Japonya, Macaristan ve Filipinler gibi ülkelerde satrançsever dostlarının himayesi altında bir firari hayatı yaşayıp duruyor, yakalanmamaya çalışıyordu.

Af yetkisinin kullanılması, netice itibariyle Devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir.

Çin, benim Türkçülük yaptığımı düşündüğü için orada cezalandırmak istiyor.

Yetkilileri ihmallerinden dolayı cezalandırmak amacıyla suya sokan Özbekistan Başbakan Yardımcısı Zoir Mirzayev, görevden alındı.

Gerçekten sırf bunu dediği için o genel başkanı cezalandırmak adına, o gün istifa etmek için milletvekili olmak isterdim.

Esed rejimine bağlı güçlerin ve müttefik milislerin muhalif halkı cezalandırmak ve zorla konuşturmak için cinsel istismar ve şiddet uyguladığının altı çizilen raporda, yapılan tüm bu eylemlerin savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlenen suçlar arasında olduğu uyarısında bulunuldu.

Hükümet utanmıyor ve utanmadan yandaş sendikaları palazlandırmak ve muhalifleri cezalandırmak için yeni yasal düzenlemeler yapıyor.

Cevdet'in, Yakup'la görüştüğünü kendi gözleriyle görüp Kuvayı Milliye için çalıştığından emin olan Filippos, Cevdet'i tutuklamak veya cezalandırmak yerine göz hapsine almayı tercih eder.