Could not find any definition of word "dışlayan"
"dışlayan" kelimesinin kullanım örnekleri.
Başbakanın kadercilik anlayışı bilim ve teknolojiyi dışlayan mantığının açık yansımasıdır.
Seçimde en çok oyu alan partiyi peşinen dışlayan diğer ihtimalleri de ortadan kaldıran açıklamalar ülkede koalisyon hükümeti kurulabilme imkanını büyük ölçüde sınırladı, zorlaştırdı.
Ancak AKP, kifayetsiz liderliği, dayandığı dini cemaatler koalisyonunun kendinden olmayanı dışlayan bünyesi ve mutlakçı siyasi kültürü yüzünden olumlu yönde bir değişimi ne toplumsal ne de siyasal düzeyde gerçekleştirmiştir.
Dini değerleri dışlayan hiçbir anlayış bu coğrafyada neşvünema bulamaz, insanların gönlüne giremez.
Bu bağlamda özellikle inanç ve bilgi alanında Yaratıcıyı ve aşkın boyutu dışlayan parçacı bir bakış öne çıkmış ve bu yaklaşım dünyanın her yerini az veya çok etkilemiştir.
Çanakkale'de hiç kimsenin kökeni, yöresi, mezhebi, inancı ve ideolojisinin gündeme gelmediğini, farklılıkları hatırlatarak değil, birlik ruhuyla yabancı postalların defedildiğini ifade eden Bahçeli, ''Çanakkale, ayrışmayı dışlayan, bütünleşmeyi sağlayan, tefrikaya geçit vermeyen, bayrağı yere düşürmeyen ve birlikte yaşama konusunda tavizsiz olan Türk milletinin asırlarca hatırlanacak doğruluşu ve diklenişidir.