Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
dayamak
  • -i, -e Yaslamak
    "Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı." - Ö. Seyfettin
  • Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak
    "Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti." - S. F. Abasıyanık
  • Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak
    "Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı."
  • -e Varmak, ulaşmak
  • Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak
  • -e Vakit geçirmeden, bekletmeden vermek
    "Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı." - O. C. Kaygılı
  • -i Kapı veya pencereyi ardına kadar açmak
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
dayamak
  1. Kapı ve pencereyi ardına kadar açmak: Kapıyı bu soğukta niçin dayadın?

  2. Çekmek, tahammül etmek, kaldırmak: Bu arabanın dingilleri bükülüp duru, bu eksenler dayamaz

"dayamak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Hasat sonrası, birbirlerine dayamak suretiyle piramit şekline getirilip kurumaya bırakılıyor.

Önümüzdeki günlerde zemine halı serilip, yer minderleri ve sırt dayamak için sedirler konulacak.

Sporcu ya bir siyasiye ya bir tarikata ya da mafyaya sırtını dayamak zorunda kalıyor.

Öyle bir noktaya vardı ki, örneğin bazı yerlerde şahsımla ilgili yaptıkları kampanyalar var, İsviçre'de parlamentonun önünde büyük bir pankarta resmimi ve şakağıma da silahı dayamak suretiyle 'Erdoğan'ı öldürün' diyenler oldu.

Hem siyaset yapmak hem de sırtlarını terör örgütlerine dayamak birbiri ile çelişen unsurlar.

Bu nedenle herkes yükün altına bir şekilde elini, sırtını dayamış durumda ve dayamak zorundayız da.