Güncel Türkçe Sözlük
-
-i, -e Dayama işini yaptırmak
-
nsz Kendi istediğini yaptırmakta direnmek
"Ertesi gün dayattı, ben onu almam diye." - H. Taner
-
-e Başkasının isteğine karşı koymak
"Cem dayattı ve bu rolü asla kabul etmeyeceğini kati bir dille bildirdi." - N. F. Kısakürek
- Bir şeyi zorla kabul ettirmek, empoze etmek
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Alıkoymak.
"dayatmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Sekülerizmi o kadar dayatmak istiyorlar ki, siz inancınızı ve kültürünüzü öğretemeyin diye çabalıyorlar.
ABD demir çelikte bir monopol olduğu için de bu gücünü dünyaya dayatmak durumunda kaldı, oralardan vergilendirmelere gittiler.
Onlar fikirlerini Kürt halkına dayatmak için böyle değerli şahsiyetleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Gençlere telkinde bulunmak, dikte etmek, herhangi bir siyaseti dayatmak üzere değil, tam tersine genç arkadaşlarımızla kol kola girerek, bir masanın etrafında düşüncelerimizi paylaşarak Türkiye'yi beraber yönetmek üzerine bir siyaset yapıyoruz.
Binlerce kilometre öteden halimizi bilemeden, ahvalimizi bilmeden, değerlerimizi bilmeden, birbirimizle olan ilişkilerimiz bilemeden bir politika geliştirmek ve bunu dayatmak son derece yanlıştır ve bu yanlışın karşılığı ve maliyeti bizim coğrafyamızdaki insanlarımıza ait.
Biz tek parti devrinden beri milleti aşağılayan, küçümseyen, hararet eden, kendi marjinal yaklaşımlarını topluma dayatmak isteyen azgın azınlığın oyunlarıyla sarsılacak bir ülke değiliz.
Adil ve eşit bir eğitim sistemi oturmadan, sanki tüm ortaokullar en yüksek düzeyde matematik ve fen eğitimi alıyor gibi, böylesi soruları dayatmak ne kadar doğru, ne kadar adil ve ne kadar pedagojik?
Filistinli siyasi analist Talal Avkel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin aldığı bu kararların Filistinlilere kendi barış planını dayatmak ve Filistin davasını ortadan kaldırmak için bir araç olduğunu belirtti.