Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Dinleme ihtimali veya imkânı bulunmak
"O kemanı dinleyebilmek ve tesirini tadabilmek için davulların haber verdiği yönde bir düzlüğe çıkmak lazımdır." - N. F. Kısakürek
"dinleyebilmek" kelimesinin kullanım örnekleri.
Amacımız vatandaşlarımızın dertlerini dinleyebilmek ve onların dertleri ile dertlenebilmek.
Aktaş, muhtarları dinleyebilmek maksadıyla ilçelerde toplantılar düzenlediklerini söyledi.
Milletimizle birlikte olmak, onları dinleyebilmek ve eşit vatandaşlığın ne olduğunu ifade edebilmek için.
Açık alanda yapılan kapanış seremonisinde konuşmak yapmak üzere Sayın Başkan ana sahneye gittiğinde, gençler onu görebilmek ve dinleyebilmek için sahneye doğru koşmaya başladı.
Bazı gösterimlerden sonra tartışmalar düzenlenecek ve böylelikle katılımcıların fikirlerini duygularını alabilmek dinleyebilmek çok ilginç olacak.
Hem vatandaşlarımızla oturarak çaylarını içmek, dertlerini sorunlarını dinleyebilmek hem de sorunlarını giderebilmek adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Burada konuşan Karaloğlu, hem mahalleyi yakından görerek sorunları yerinde tespit etmek hem de vatandaşların dilinden de dertlerini dinleyebilmek için bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kürtçe bir kaset bile dinlemeye hasretken 80'li, 90'lı yıllarda Kürtçe şarkı dinleyebilmek için gizli saklı yerlerden ancak bir kaset alabiliyorduk.
Kurtulmanın yolu konuşabilmek, görüşebilmek birbirimizi dinleyebilmek ve neticede de bu ülkenin, Orta Doğu'nun ve bütün dünyanın menfaatine olan prensiplerle bir arada ittifak edecek noktaya gelmek ve bunu icraatı koymak geçiyor.
Biz evrak odasından çıkarmak ve aynı zamanda insanlara hizmet etmek için, insanların derdini dinleyebilmek için, esnaflarımızın sıkıntılarını giderebilmek için aday olduk.