Kelime tanımını bul

Could not find any definition of word "doğurmuş"

"doğurmuş" kelimesinin kullanım örnekleri.

Bu da, araca bir miktar rakiplerine benzetilme tehlikesi doğurmuş tabii.

Bizim analarımız, benim anamın 10 tane çocuğu var hepsini de kendi doğul şekilde doğurmuş.

Daha önceki gebelikte şeker hastalığı tespit edilen, gebelik öncesi aşırı kilolu olan, gebeliğin ilk yarısında aşırı kilo almış olan, önceki gebeliğinde 4 kilogramın üzerinde bebek doğurmuş olan ve 35 yaş üzeri gebe hastalarda gebelik diyabeti riski artmış olup tarama testi daha erken zamanlarda yapılabilmektedir.

Her ne kadar daha önceki hükümde sanığın hürriyeti yoksun bırakmak suçundan beraatına karar verilmişse de, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere olay günü vefat edenin evi terk etmek amacıyla evden ayrılıp binanın apartman merdiven boşluğunda sanığın yakaladığı, zorla içeriye götürüp evde darp ettiği, bu yönüyle evden ayrılma özgürlüğünün başka bir deyimle hürriyetinden yoksun bırakma eylemini gerçekleştirip üzerine atılı bir kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işlediği kabul olunmuş, bu olayın yaşanmaması halinde belki intihar olayının da gerçekleşmeme ihtimali, bu nedenle doğurmuş olduğu sonucu, vahameti ve herkes için yürek acıtıcı bir sonuç doğurması göz önüne alınarak cezanın tayininde alt sınırdan uzaklaşılarak sanığın cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtayın bu kararı hukuksuz ve adaletsiz sonuçlar doğurmuş, yerel mahkemeler de işbu bozma kararına uymuşlardır.