Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse), üretken,
yaratıcı
"Ziya Gökalp'ın kuvvetli bir hafızası, doğurucu bir muhayyilesi vardı."
Biyoloji Terimleri Sözlüğü
Yavrunun embriyo ya da fetüs devrelerini dişinin eşey kanallarında ya da döl yatağında tamamladıktan sonra canlı olarak dışarıya çıkarıldığı ya da doğurulduğu, tek delikliler dışta kalmak üzere bütün memeliler, bazı sürüngen, kurbağa ve balıklar gibi canlılar. Vivipar.
Zooloji Terimleri Sözlüğü
(karşılık: vivipar), (Lat. vivus = canlı, Lat. parère = doğurmak): Tek delikliler dışta kalmak üzere bütün memelilerde, bazı sürüngen, kurbağa ve balıklarda olduğu gibi, yavrunun embriyon ve fetüs evrelerini dişinin eşeylik kanallarında ya da döl yatağında tamamladıktan sonra canlı olarak dışarıya çıkarılması.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Gebe
"doğurucu" kelimesinin kullanım örnekleri.
Raporda dikkat çekilen unsurların seçim sürecinin etkinliği ve meşruiyeti bakımından sonuç doğurucu olmadığının gözlem heyeti tarafından teslim edilmiş olması önemlidir.
Bugün yeniay gerçekleşirken, anilikler ve stres doğurucu olabilecek gelişmeler de gündeme gelebilir.
Afrin operasyonu üzerinden de Türkiye'nin birliği, geleceği bakımından bu operasyonun oynadığı role gözlerini kapayarak, 2019'da ittifak etmek istedikleri kimi merkezkaç çevrelerine mesaj üretmek için amalı, fakatlı, şaibe doğurucu yaklaşımlarını sürdüren CHP'liler olduğunu görüyoruz.
Gerginlik doğurucu asılsız ve haksız ithamlar, Almanya ile olan ekonomik ilişkilerimizi geliştirme konusundaki kararlılığımızı asla etkilemeyecektir.
Bu konuda tabi ki adil olmak, teşvikçi olmak gerekli ama kabiliyetleri öne çıkartmak ve zararlı, öldürücü rekabet yerine teşvik edici, sinerji doğurucu bir yaklaşımı öne çıkartmak gerektiğine inanıyoruz.