Güncel Türkçe Sözlük
-
-i, -e Duyurma ihtimali veya imkânı bulunmak
"Bütün cümlelerinin özünü tamamlayan o hırıltılı seslere, o homurdanışlara söylettiği manaları nasıl duyurabilirsiniz?" - A. Ş. Hisar
"duyurabilmek" kelimesinin kullanım örnekleri.
Konuyu daha geniş kitlelere duyurabilmek adına belediye binamız pembe renkle aydınlatıldı.
Sonrasında bu halkayı genişletmek ve daha fazla insana sesimizi duyurabilmek için böyle geniş kapsamlı bir panel yapmak istedik.
Biz de sesimizi duyurabilmek için Osmangazi Köprüsü'nün üzerine çıktık, pankart açtık.
Kardeşlerimizin sesini duyurabilmek için nereye kadar gitmemiz gerekiyorsa gideceğiz.
Kardeşlerimizin sesini duyurabilmek için nereye kadar yürüyebiliyorsak oraya kadar yürüyeceğiz.
Tanrıver, üyelere ihracat alanındaki bütün gelişimleri ve yeni uygulamaları duyurabilmek için çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
Buradaki amacımız üreticilerimizin çektiği sıkıntıları devlet büyüklerimize duyurabilmek ve sıkıntıları giderebilmek için elimizden geleni yapmamızdır.
Yüreğimizin sızısını bir nebze olsun halkımıza ve dünyaya duyurabilmek, yüreğimizde hissedebilmek amacıyla bayraklarımız yarıya indirildi.
Bu güzellikleri duyurabilmek, tanıtabilmek, paylaşabilmek amacıyla herkes elinden gelen gayreti gösteriyor.