Could not find any definition of word "filizlenen"
"filizlenen" kelimesinin kullanım örnekleri.
Bu yakınlaşmanın tanığı olan Tuna ise yeni yeni filizlenen aşka engel olacağının sinyalini verecektir.
Bir ilkokulda filizlenen kampanyanın kısa sürede il geneline yayıldığını kaydeden Yahşi, bu iyilik hareketini çocuklardaki yardım etme, paylaşma duygularını harekete geçirmesi nedeniyle desteklediklerini söyledi.
Üniversiteden yapılan yazılı açıklamaya göre, Rektör Karabulut, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, yeni filizlenen bir üniversite olduklarını anlattı.
Diğer yandan Deniz ve Zeynep'in arasında filizlenen aşk, işleri beklenmedik bir şekilde zorlaştırmaya başlar.
Ahilik felsefesini oluşturan ve buna hayat veren Ahilik teşkilatı, aynı zamanda, asırlar öncesinde filizlenen bir sivil toplum hareketidir.
Üzüm üreticisinin şubat ayında asmaların budanmasıyla başlayan mesaisi, daha sonra kordonların bağlanması, köklerin çapalanması ve filizlenen asma çubuklarının tellere bağlanmasıyla devam etti.
Düşüncelerde ve gönüllerde filizlenen ülkünle, ilke ve devrimlerinle aydınlattığın uygarlık yolunda kararlı ilerleyişimizi sürdüreceğimize manevi huzurunda bir kez daha söz veriyoruz.
Yıllarca kendisinden haber alamadıkları kardeşini aramaya devam ettiklerini dile getiren Hergüner, kardeşinin mezarının midesindeki tohumdan filizlenen bir incir ağacıyla işaretlenmiş olduğundan habersiz olduklarını söyledi.