Could not find any definition of word "gözleyen"
"gözleyen" kelimesinin kullanım örnekleri.
Oğlunun yolunu gözleyen bir annenin acıyla başa çıkabilmek için neler yapabileceğini güçlü bir anlatımla ortaya koyan oyunun yönetmenliği ise Barış Eren üstleniyor.
Gece geç saatlere kadar nöbet tutan ve birbirinden değerli kuşlarının yolunu gözleyen güvercin sahiplerinin yüzü ise ertesi sabah 10 güvercinin geri gelmesi ile buruk sevinç yaşadı.
Bayramda yolları gözleyen yaşlılarımıza, kapısı çalınmayanlara, kimsesizlere, öksüz ve yetimlerimize sahip çıkalım, onları ziyaret edip sofralarımıza davet edelim.
Leyleklere alışan ve havalar ısınmaya başlayınca leyleklerin yolunu gözleyen aile, leyleklerin yaşamını yakından gözleme fırsatı da buluyor.
Yani sizler sadece çocukları okula gelen, sabah çocuklar okula giderken çocuğu okula gönderen, akşam çocuk gelsin diye gözleyen bir noktada olmayın.