Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Geçindirme ihtimali veya imkânı bulunmak
"Elindeki para kendini bir sene geçindirebilirdi. Bir müddet için artık onun ensesine şaklayacak maişet kamçısı kalmıştı." - H. R. Gürpınar
- Geçindirmeye gücü yetmek
"geçindirebilmek" kelimesinin kullanım örnekleri.
Hem ailemi geçindirebilmek hem de oğlumun ameliyat parasını biriktirebilmek için oğlum Mahmut'la her gün sokaklarda çöplerden plastik ve karton gibi atıkları topluyoruz.
Songül, evi geçindirebilmek için tekstil atölyesinde işe başlarken, Güney, Üniversitedeki ilk yılının heyecanını yaşamaktadır.
Ne bölge otobüslerinin taşlanması, ne de tek amaç ve gayesi iş bulmak, çocuklarını geçindirebilmek için bölgesinden ayrılmak zorunda kalan kürt kökenli işçilerin darp edilmesi, terör örgütünü zayıflatmayacaktır.
Yaşadığı onca sıkıntıya rağmen evini geçindirebilmek için madende çalışmaya devam eden Hakan Uçkun, elim kazada hayatını kaybetti.
Bu silahlar altında dükkanımızı açmamızın tek nedeni ailemizi geçindirebilmek.
Ailesini geçindirebilmek için gündeliğe giden annesinden ayrılmayan Çağkan, sera ve tarlalarda çalıştı.
Eşini kaybettikten sonra da zorluklar yaşadığını dile getiren Çaylak, çocuklarını geçindirebilmek için gündeliğe giderken hasta çocuğunu da yanında götürmek zorunda kaldığını belirtti.
Zeliha Çiçek de evini geçindirebilmek için atölyeyi açana kadar mevsimlik işçi olarak kayısı topladığını anlattı.
Hem ailesinin hayatını idame ettirmek hem de kardeşlerinin eğitimlerini sürdürebilmesi için 10 yaşında çalışmaya başlayan Kürşat, 9 kişilik ailesini geçindirebilmek için amcasının lokantasının önüne kurduğu kulübede döner kebabı yapıyor.
Emekli kardeşim, insanca yaşayacak bir maaş almak için, ailesini geçindirebilmek için ek iş düşünmeden, yılların yorgunluğunu gün boyu evinde çocuklarıyla, torunlarıyla geçirebileceği refah seviyesine ulaşması için, sefaletten kurtulması için sandık başında iyi karar vermesi lazım.