Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
genetik
  • isim Kalıtım bilimi
  • sıfat Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen
  • sıfat Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü
genetik

Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili, kalıtsal, irsî

Biyoloji Terimleri Sözlüğü
genetik

bk. kalıtım bilimi

Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü
genetik
  1. Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen,

  2. Kalıtım bilimi, gen bilimi.

Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
genetik

bk. jenetik.

Eğitim Terimleri Sözlüğü
genetik

İnsan, hayvan ve bitkilerde soya çekim, evrim ve değişim olaylarını inceleyen biyoloji dalı.

Vikipedi
Genetik

Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve çeşitliliği inceleyen bir dalı.Griffiths et al. (2000), Chapter 1 (Genetics and the Organism): IntroductionHartl D, Jones E (2005) Türkçeye Almancadan geçen genetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanır."genetic." Online Etimology Dictionary. Erişim: 2 Ağustos 2012.

Canlıların özelliklerinin kalıtsal olduğunun bilinci ile, tarih öncesi çağlardan beri bitki ve hayvanlar ıslah edilmiştir. Bununla birlikte, kalıtımsal aktarım mekanizmalarını anlamaya çalışan modern genetik bilimi ancak 19. yüzyılın ortalarında, Gregor Mendel’in çalışmasıyla başlamıştır.Weiling F (1991). "Historical study: Johann Gregor Mendel 1822–1884". American Journal of Medical Genetics 40 (1): 1–25; discussion 26. PMID 1887835. Mendel, kalıtımın fiziksel temelini bilemediyse de, bu özelliklerin ayrık (kesikli) bir tarzda aktarıldığını gözlemlemiştir; günümüzde bu kalıtım birimlerine " gen" adı verilmektedir.

Genler DNA'da belli bölgelere karşılık gelir. DNA dört tip nükleotitten oluşan bir zincir moleküldür. Bu zincir üzerinde nükleotitlerin dizisi, organizmaların kalıt aldığı genetik bilgidir (enformasyon). Doğada DNA, iki zincirli bir yapıya sahiptir. DNA'daki her "iplikçik"teki nükleotitler birbirini tamamlar, yani her iplikçik, kendine eş yeni bir iplikçik oluşturmak için bir kalıp olabilme özelliğine sahiptir. Bu, genetik bilginin kopyalanması ve kalıtımı için işleyen fiziksel mekanizmadır.

Nükleotitlerin DNA’daki dizilişi, hücre tarafından aminoasit zincirleri üretmek için kullanılır. Bunlardan protein oluşur. Bir proteindeki amino asitlerin sırası, gendeki nükleotitlerin sırasına karşılık gelir. Aradaki bu ilişkiye genetik kod denir. Amino asitlerin bir proteindeki dizilişi, proteinin nasıl bir üç boyutlu şekil alacağını belirler. Bu yapının şekli de proteinin fonksiyonundan sorumludur. Hücrelerin yaşamaları ve üremeleri için gerekli hemen hemen tüm fonksiyonları proteinler icra ederler. DNA dizisindeki bir değişim, bir proteinin amino asit dizisini ve dolayısıyla onun şekli ve fonksiyonunu değiştirir: Bu, hücrede ve onun bağlı bulunduğu canlıda önemli sonuçlara yol açabilir.

Genetik, organizmaların görünüşünün ve davranışının belirlenmesinde önemli bir rol oynuyorsa da, sonucun oluşmasında, organizmanın çevre ile etkileşimi ve genetik birlikte etki eder. Örneğin genler kişinin boyunun uzunluğunda bir rol oynuyorsa da, kişinin çocukluk çağındaki beslenmesinin ve sağlığının da büyük bir etkisi vardır.

"genetik" kelimesinin kullanım örnekleri.

Akşınlık olarak da bilinen abinizm hastalığı, genetik bir bozukluk sonucu renklenmeyi sağlayan melanin pigmenti yokluğu veya azlığından gözler, deri, saçlarda etkili oluyor.

Bu ilaçlar insan sağlığına etkileri bakımından değerlendirildiğinde en az 49 tanesinin kanserojen, 31 tanesinin mutajen (genetik değişikliğe sebep olan), 61 tanesinin teratojen (anne karnındaki bebeğin sakatlığına sebep olan) ve 89 tanesinin de allerjen etkiye sahip olduğu bildirilmektedir.

Bu testlerin sonucunda hastalığın temelinde genetik yaygınlığın olabileceğini tespit ettik ama hastalarla konuştuğumuzda halkın yöresel olarak alışkınlık gereği özellikle çok çay içtiğini, özellikle kış mevsiminin çok uzun sürmesi nedeniyle sıcak yemeklerin çok hızlı tüketildiğini fark ettik.

Ambliyopi vakalarının bir çoğunda genetik faktörlerin görüldüğünü anlatan Dr.

Genetik olarak değiştirilmiş amilopektin patatesinin doğrudan gıda ve yem olarak kullanılmasının uygun olmayacağı, bu patates çeşidine ait ürünlerin kâğıt üretimi ve kimya alanında kullanılabileceği kaydedildi.

Meme dokusunun östrojen hormonu etkisiyle ya da bazı genetik faktörlere bağlı olarak uyarılmasıyla kötü huylu anarşik hücreler çoğalabiliyor.

Androgen hormonlarının artarak belli miktarlara ulaşmasıyla birlikte, eğer genç erkekte genetik yatkınlık da varsa, saç dökülmeleri başlayabilmekte.

Burada kritik olan nokta genetik yatkınlığı olan bireylerde saç köklerinin androgen hormonlarına olan hassasiyeti ve duyarlılığıdır.

Antijenik olarak koyun, keçi çiçek virüsü ile çok yakın ilişkide olup, ayrımı yalnızca genetik düzeyde yapabilmektedir.

Tıp Genetik Günleri’nde Aynur Acar, Oositlerde anöploidi oluşum mekanizmaları hakkında katılımcılara sunum yaptı.

Doğduktan sonra zorlu bir hayat mücadelesine başlayan Sena'ya 6 yaşındayken, genetik kökenli kemik iliği yetmezliği (Fanconi Aplastik Anemisi) teşhisi konuldu.

Adana'da yaşayan ev hanımı Songül ve tercüman Deniz Çevik çiftinin ikinci çocukları Mine Çevik'in zorlu hikayesi, 8 yaşındayken gelişim geriliği nedeniyle gittiği özel bir hastanede, ender görülen Fanconi Aplastik Anemisi (doğuştan bozuklukların olduğu genetik kökenli bir kemik iliği yetersizliği) teşhisi konulmasıyla başladı.

Şüphe üzerine Ankara’da bir hastaneye giden Yılmaz, yapılan kontrollerinde genetik bir kan hastalığı olan Aplastik Anemi hastası olduğu tespit edildi.

Nadir ve genetik kökenli Fankoni Aplastik Anemisi hastası olan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Şeyda Yılmaz’ın üniversite birinci sınıfta iken böbreğinden tümör alınıyor ama rahatsızlıkları geçmiyor cildinde büyük mor halkalar oluşuyor ve 2016 yılında böbreğindeki tümöre de neden olan Fankoni Aplastik Anemisi teşhisi konuyor.

Sperm parametrelerini bozan genetik, ısı, kimyasal maddeler gibi etkenler aynı zamanda apoptozis oranını da artırmaktadır.