Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat Gönle üzgünlük veren, iç kapanıklığına yol açan,
hazin
"Bir şey söylemeyerek hüzünlü bir hâlde gazetesinin başka sütunlarına geçer." - A. Ş. Hisar
"hüzünlü" kelimesinin kullanım örnekleri.
En nihayetinde, “Nihayet Makamı”, Altıdan Sonra Tiyatro’nun yirminci yılına yakışır bir oyun, hüzünlü, buruk, kırık bir aşk hikâyesi.
Çocukların hayallerini hayır sever iş adamlarının da yardımı ile tek tek gerçekleştiren Vali Sonel, anne ve baba özlemi çekenleri de evlerinde ziyaret edip bazen hüzünlü, bazende mutlu anlar yaşadı.
Biz evlatsız yaşıyoruz, hüzünlü olsak da vatansız ve bayraksız olmuyor.
Gönüldaşlık yaptığımız insanlarla beraber aynı duyguları paylaşırken hem çok hüzünlü hem de güzel bir gün geçireceğimizi ümit ediyorum.
Hüzünlü şarkılarıyla kalplere dokunan, hareketli Karadeniz şarkılarıyla izleyenleri coşturan Grup İmera izleyenlerin büyük beğenisini topladı.
Kimi zaman hüzünlü şarkılar çalan grup kimi zaman da hareketli Karadeniz şarkılarıyla izleyenler ile beraber horon oynadı.
Şarkıya ilham olan hikayeye uygun olarak izleyiciyi hüzünlü bir son bekliyor.
Filistin'in mahzun çehresi savaşların, yoksulluğun ve açlığın pençesindeki Afrika çocuğunun hüzünlü çehresiyle birdir.
Törende hüzünlü anlar yaşanırken, gözyaşlarını tutamayan anne Naran Tunç'u kadın avukatlar teselli etti.
Görevliler tarafından dışarıya çıkartılarak bir sandalyeye oturtulan Vedia Güler, eşyaların ekipler tarafından boşaltılmasını hüzünlü gözlerle seyrederken, evinde beslediği kedilerinden birisi de onu yalnız bırakmadı.
En az yeniyetme bir oyuncunun unutulmuş Yeşilçam oyuncusunun mezarına yaptığı ziyareti kadar hüzünlü ve fırsatçı.