Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
hapsetmek
  • -i, -e Bir suçluyu hapishaneye koymak
  • Bir yere kapatıp salıvermemek
    "Kediyi odaya hapsetti."
  • Engellemek, sınırlamak
  • -de Bir kimseyi veya bir şeyi boşu boşuna tutmak, alıkoymak
    "Gelirim diye beni akşama kadar burada hapsetti."

"hapsetmek" kelimesinin kullanım örnekleri.

Demek ki iç seslere kulak vermek ya da düşüncelerinizi içinize hapsetmek yerine anlatabilmek ve de doğru bir şekilde anlaşılabilmek çok önemli.

Öyleyse bizim kendimizi 780 bin kilometrekarelik bir coğrafyaya hapsetmek gibi bir hakkımız ve lüksümüz yok ki bu bir operasyondu zaten.

Amaçlarının öğrencileri sınıflara hapsetmek olmadığını söyleyen Battal, öğrencilerin kabiliyetlerini ortaya koyduğu alanlar oluşturdukları ifade etti.

Çavuşoğlu, AK Parti Orhangazi İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, güney sınırlarını bir terör kuşağıyla örüp Türkiye'yi bu bölgeye hapsetmek ve boğmak isteyenlerle çok büyük mücadele içinde olunduğunu söyledi.

Bizi kendi sığ dünyalarına hapsetmek yerine samimiyetle analiz etmeye çalışsalar başarımızın sırrına da vakıf olacaklar.

Onları eve hapsetmek doğru değil, topluma çıkararak onların içerisindeki öz güvenleri, sanatı dışarı çıkarsınlar, içeride bırakmasınlar.

Bu mevsimde, güneşin üşengeç tavrına, nemli toprak üzerinde çıtırdayan yapraklara adım attığımızda, yeşilin son demlerini yaşarken, hapsetmek istediğimiz kokuyu derinlemesine içimize çekerken, gökyüzünü avuçlarına sığdıran bir kuşa rast geldiğimizde, mavinin üzerinde köylülerin çeltik hasadı telaşına tanıklık ediyor bulutlar.