"ifsat" ne demek

"ifsat" kelimesinin kullanım örnekleri.

Ahlaksızca, sınırsızca ve arsızca din görevlilerine iftira atılmış, içlerindeki kin, zehir olup kamuoyunu yanıltma, toplumu ifsat etme faaliyeti olarak dışarı akmıştır.

Toplumu sapkın ilişkilerle ifsat etmeyi, dejenere etmeyi mi istiyorlar?

O halde, dünya üzerinde huzuru ve barışı yok etmek isteyenler, ekini ve nesli ifsat etmek için çaba göstermektedir.

Bizim bu projemizi önce çaldılar, ona bir şey demedik, sonra ifsat ettiler, milleti de iğfal ettiler, kandırdılar.

Üniversiteli gençliği suni ayrımlarla kamplaştırma aralarına siyasi fay hatları döşeyerek bilim ortamını ifsat etmek gençleri şiddetle terör dalgasının dinamik gücü olarak kullanmak için kolları sıvayan karanlık şer odaklarına karşı ortak bir ses vermek konuya gereken toplumsal duyarlılığı sağlamak için bugün harekete geçmiş bulunuyoruz.

İngilizler Osmanlı gençliğini ifsat etmek, gençlerin direniş azimlerini kırarak zihnen köleleştirmek için gemilerle getirdikleri binlerce kasa içkiyi bedava dağıttı.