"inat" ne demek

"inat" kelimesinin kullanım örnekleri.

Akyazı ilçesi çarşı içindeki dükkanında ayakkabıcılık yapan Ziyafettin Şimşek, kaybolmaya ve unutulmaya yüz tutmuş zanaatler arasındaki ayakkabıcılık mesleğini teknolojiye inat el emeği göz nuruyla yaşatmaya çalışıyor.

Mardinli 75 yaşındaki Kemal Erdolu, babasından kalan elekçilik mesleğini teknolojiye inat sürdürmeye devam ediyor.

Bütün bunlara inat naif bir fettanlık içinde kendini metalaştırarak teşhir etmiş, hayli sert mesajlar vermişti o sergide bize.

Elveda denilen yıllara inat, günden güne tazelenen bir cilde, yenilenen bedene kavuşma imkanını veren estetik cerrahi, 10 yaş daha genç gözükebilmek fırsatı sunuyor.

Bütün değerlerimizi erozyona uğratıp ülkemizin gündemine başka değerleri getirmeye çalışanlara inat, inadına Atatürk, inadına Cumhuriyet diyor, sizlere iyi yolculuklar diliyorum.

Biz size inat, Allah'ın izniyle daha bin yıl, iki bin yıl, kıyamet kopana kadar beraber yaşayacağız.

Bunlara inat her seçimde olduğu gibi bugün de Allah'ın izniyle Türk milliyetçileri kendilerine çizilmek istenen, küresel çeteler eliyle kurgulanmak istenen bu siyaset terzilerinin düzmece senaryolarını ellerinin tersiyle itecekler ve bu seçimlerde sandıkları patlatarak Türk milliyetçileri yeni bir destan yazacaklar.

Tetikçilik yapan karargah medyacılığının bu ülkede medyacılık olarak baz alan, topuk selamıyla gazetecilik yapanlara inat yeni kuşaklar olaylar görüyor, arka planları görüyoruz diyen yeni genç gazeteciler var.

Herkes sıkılır, ben sıkılmam, herkes vazgeçer, ben inat ederim, herkes pes eder, ben sebat ederim.

Ülkeyi kaosa süreklemek isteyenlere inat, biz tespit ettiğimiz hedeflere aynı kararlılıkla yürüyoruz.

Ve bu proje, ne kimseye inat olsun diye, ne de kimseye yaranabilmek adına, sadece ve sadece yüreğimdeki sevda uğruna yapmış olduğum bir çalışmadır.