Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Körükle hava vermek
"Ateşi körükleyin." -
nsz Kızıştırmak, şiddetlendirmek
"Bana çatmaya yer arıyor, siz de gidip körüklüyorsunuz." - M. Ş. Esendal
- Çıkar sağlamak için kendini acındırmak, ajite etmek
- Harekete geçirmek, ajite etmek
"körüklemek" kelimesinin kullanım örnekleri.
Zaten onun için PKK toplumsal ayrışmayı körüklemek ve kendi tabanını keskinleştirmek amacıyla gençleri ölüme sürüyor.
Mezhepçilik ateşini körüklemek isteyenlere karşı hepimizin duyarlı olması lazım.
Bize düşen her iki ülkenin de insanları olarak, iki ülkeyi de seven, yasalarına saygılı insanlar olarak olayları körüklemek değil yatıştırmak olmalıydı.
Ekonomimize bakarak değil, ülkemiz aleyhinde oluşturulan havayı körüklemek için açıklamalar yapan kredi derecelendirme kuruluşları mahcup olacaklar mı?
Türk tarihinde eşine az rastlanan bu ihanetin hedefi Türkiye'yi kaosa sürüklemek, kardeş kavgasını körüklemek ve dış kaynaklı sinsi planları uygulamaya koymaktı ama başaramadılar.
Şu anda kişileri suçlamak, bundan pay çıkarmak, bu durumu körüklemek yine futbola zarar verecektir.
Yok eğer barışı ve huzuru değil de savaşı, kargaşayı daha da körüklemek için kurulmuş bir örgüt iseniz Suriye işte orada duruyor.
Ayrılıkları derinleştirmek, kavgaları körüklemek, nefreti ve etnik ayrılığı kızıştırmak insanlığa büyük acılar yaşattı, büyük bedeller ödetti.