Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
körükleyici
  • sıfat Heyecana getiren, çıkar sağlamak için kendini acındıran, ajitatör

"körükleyici" kelimesinin kullanım örnekleri.

Örneğin ishal durdurucu olarak kullanılan her şey bu hastalığa körükleyici etki yaratır.

Barıştan kardeşlikten söz eden bazı partilerin şiddeti körükleyici demeçler vermesini esefle karşılıyoruz.

Ama ben centilmence her zaman şunu söylüyorum takımların taraftarları arasında sorunu körükleyici olmamamız lazım.

Bazı sosyal mecralarda kimlikleri bilinmeyen, daha çok provokasyon ve manipülasyon amaçlı kullanılan hesaplar olduğunun altını çizen Bostancı, bu hesaplardan terör girişimleri bahanesiyle toplumun belli kesimlerine yönelik kin ve düşmanlığı körükleyici beyan ve hakaretlerde bulunulduğunu anlattı.

Medyaya baktığımız zaman hem fiziksel hem sözlü şiddeti körükleyici bir sürü faktör görüyoruz.

Demokratik siyaset varsa, herkes demokrasi içinde görüşlerini ifade ediyorsa, gençlerin, devlet adamlarının da bir daha şiddeti, nefreti körükleyici açıklamalardan uzak durması lazım.