"küçücük" ne demek

"küçücük" kelimesinin kullanım örnekleri.

İplerle bağladığımız birleşim noktalarının her biri akordiyon şeklinde kapanıyor ve küçücük hale geliyor.

Dev holdingin merkezi ve ana fabrikası hala bu küçücük şehirde ve 4 bin Albalı bu tesiste çalışıyor.

Muhakkak ki tecrübelerle bunu cilalayıp makyajlamışımdır ama genel olarak söyleyebileceğim şey, bu albüm beklenen bir pop albümü olmanın yanı sıra poptaki formülleri alaşağı edebileceğini zannettiğim küçücük detaylara da sahip bir albüm.

İnsanız özellikle kamu hizmeti yürütürken tereddütler, sıkıntılar ama şu an dahi benim aklımda küçücük bir kırıntı olarak dahi olsa bir gerginlik, yanlış anlaşılma yok.

Benim çocuk-luğumda küçücük boylu, yeşil kalın camdan altlığı, incecik belli, Engürü armudumsu şişesiyle bir lambanın adıydı.

O küçücük dilsel dokunuşlar birike birike bir zihniyete dönüşüyor ve kadına şiddet olarak vücut bulmasına neden oluyor.

Bundan 98 yıl önce vatan, dört bir taraftan yedi düvel tarafından işgale uğramış, netice itibariyle milli savunma ile bunlar defedilmiş ancak küçücük bir parça kalmış, bunu korumak, kollamak, tekrar diriltmek gerekiyordu.

Özellikle küçücük bir köy okulunun adını dünyaya duyurabilme fırsatını buldum.

Birisi dümenden kürsüye saldırtır, birisi ışıkları söndürtür, diğerleri küçücük salonu sabote ettirir.

Gaziantep kilim dokumasının son temsilcisi 76 yaşındaki Yaşar Elbir küçücük dükkanında ürettiği kilimleri dünyaya ihraç ediyor.

Küçücük çocuğun yoğum bakım servisinde ölüm kalım mücadelesinin devam ettiği belirtildi.

Küçücük bir çocuğa kastetmek hangi vicdana, hangi ahlaka, hangi insanlığa sığar?

Küçücük olan o adımı hiç atmasa, koskocaman bir hapis cezası yemeyecekken, bunu düşünemiyor.

Her koşullanma gibi bu koşullanma da yaşamı küçücük bir kapı deliğinden gösterir.

Bu sistemin herhangi bir unsuruyla küçücük bir oynama olduğunda bütün sistemler ve alt bileşenler birbirinden olumsuz ya da olumlu etkileniyorlar.