"kızıştırmak" ne demek

"kızıştırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Lieberman ayrıca, İsrail'in bölgedeki hassas durumu kızıştırmak gibi bir amacının olmadığını savundu.

Ayrılıkları derinleştirmek, kavgaları körüklemek, nefreti ve etnik ayrılığı kızıştırmak insanlığa büyük acılar yaşattı, büyük bedeller ödetti.

Apple, Google Chromebook ile rekabeti kızıştırmak ve başarıyı yakalamak istiyor.

Şu anda yaşanan şehir çatışmalarının maksadı yeni anayasa pazarlıklarını kızıştırmak için midir?

Talisca'nın sözleşme yenilemeyi kabul etmemesini içerleyen ve henüz Beşiktaş'la da anlaşamayan Portekiz ekibi, ortalığı kızıştırmak için Galatasaray ile temas kurdu.

Bu beklenmedik olay, iki teokratik ve otoriter ülkenin, zaten bir süredir yürüttükleri mezhepsel çatışmayı daha da kızıştırmak ve bütün bölgeye yaymak tehlikesini yaratıyor.

Pazarlığı kızıştırmak isteyen komisyoncu, bir de kendisine sahte bir kabadayı süsü vermek istedi.