Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
kalkışmak
  • -e Yetenek, imkân ve gücü aşan bir işe girişmek
    "Maziyi bilmek, sevmek ve hatırlamak başka, onu tekrar diriltmeye kalkışmak yine başkadır." - M. Kaplan
  • Girişmek, başlamak, yeltenmek
    "Bunu haber alınca zavallı intihara kalkışmış." - A. Gündüz

"kalkışmak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Ülkücüleri, yıllar sonra bir kez daha suçlamaya kalkışmak aşağılık bir anlayıştan ibarettir.

Bir hasta ziyaretine farklı anlamlar yükleyerek algı oluşturmaya kalkışmak kabul edilebilir bir durum değildir.

Fakat eski tarihli bir hasta ziyaretine farklı anlamlar yükleyerek algı oluşturmaya kalkışmak kabul edilebilir bir durum değildir.

Aynı zamanda fiziksel olarak ağır işlere kalkışmak bebeğe zarar verebileceğinden fiziksel yorgunluğa da dikkat etmelidir.

Hele hele, tek bir insanı yaşatmayı bütün insanlığı yaşatmak, tek bir ferdi öldürmeyi de bütün insanlığı öldürmekle eşdeğer gören kutsal bir kitabı, mensuplarından birinin işlediği bir suç üzerinden yargılamaya kalkışmak kötü niyetten başka bir şeyle izah edilemez.

Bir takım konularda bir önergelerle istismar oluşturmak, bakın biz verdik de reddedildi diyerek onun üstünden siyaset oluşturmaya kalkışmak her şeyden önce siyasi ahlaka uygun değildir.