Güncel Türkçe Sözlük
-
-i Kalkınmasını sağlamak, kalkınmasına yol açmak
"İyi bir maarif siyasetiyle her çocuk hem kendisini hem memleketi kalkındıracak bir müstahsil olarak yetiştirilebilir." - M. Kaplan
"kalkındırmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Sarılar Mahallesi Sosyal Yardımlaşma ve Kültürel Gelişim Derneği Başkanı Costa Çiftçioğlu da, derneği kurmaktaki amaçlarının Sarılar Mahallesini geliştirmek, ekonomik ve sosyal anlamda kalkındırmak, tarihsel geçmişini ortaya çıkarmak, sivil toplum faaliyetlerini etkinleştirmek ve bu konuda çalışmalar yapan kişiler ve kuruluşlara destek vermek olduğunu söyledi.
Eydin ve Civan çiftlikleri, 2013 yılında Ağrı Doğubayazıt, Sağlıksuyu köyünde bölgedeki hayvancılık sektörünü kalkındırmak amacıyla, IPARD destekli olarak sosyal sorumluluk anlayışıyla kuruldu.
Ne mutlu ona ki, bizim mahallerimizi kalkındırmak için bizleri destekliyor.
Hangi görüşten olursanız olun, önemli olan Ordu'yu kalkındırmak ama burada en önemli unsur sevgidir.
Başarmak üzere, hemşehrilerimize layık olmak üzere kenti kalkındırmak üzere çıktığımız yolda emin adımlarla yürüyoruz.
Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır.
Eşi ile birlikte bahçeden elde ettiği mahsulü de köy halkına dağıtan Meriç, köylülere de çiftçiliği kalkındırmak için tavsiyeler verdiğini kaydetti.
Çarşamba Kadın Çiftçileri Derneği Başkanı Mükafat Doğan Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın çiftçileri kalkındırmak için birkaç ay önce dernek kurduklarını söyledi.