Güncel Türkçe Sözlük
karıncalanmak
-
nsz Bir yere, bir şey üzerine karınca
üşüşmek
- Vücudun bir yerindeki uyuşukluktan sonra, kan dolaşımının
başlamasıyla o yerde karıncalar dolaşır gibi bir izlenim
uyanmak
"Adamcağızın ara sıra ayakları karıncalandıkça dolaşacak bir yeri bile yok." - R. N. Güntekin
- Metal yüzeylerde pas yüzünden yer yer ufak delikler
oluşmak
- Verici veya alıcıdaki bozukluk sebebiyle televizyonda
görüntü bozulmak
- Aşırı zihin yorgunluğundan dolayı bir şeyi, bir durumu
kavramada zorluk çekmek
"Satırlar gözünün önünden silinir, gelecekle ilgili düşüncelerim karıncalanırdı." - N. Cumalı