Güncel Türkçe Sözlük
-
nsz Katlama işi yapılmak
"Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." - E. Şafak
-
-e Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak,
tahammül etmek
"Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." - F. R. Atay
Tarama Sözlüğü
Dayanmak, tahammül etmek.
Sabretmek, beklemek
"katlanmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
CHP sözcülerinin tahrikleri, edep ve haya dışı iftiraları tırmanırsa, bunun acıklı sonuçlarına katlanmak provokasyon kuyruğundaki malum ve müptezel yüzlere düşecektir.
Düşünmek, karar vermek, üretmek, aldığı kararların sonucuna katlanmak.
Deutsche Bank batarsa ve Almanya özellikle Güney Kıbrıs krizindeki tutumunu devam ettirirse bankaya para yatırmış olan, hisse senedini satın almış olan ve tahvillerine yatırım yapmış olanlar da ciddi zararlara katlanmak durumunda kalacaklar.
Tabi girişim tohum yatırım sonrası katlana katlana büyümüyorsa ya major değişiklikler yapılması gerekiyor ya da sonuçlarına katlanmak gerekiyor.
Aileleri, çektikleri üzüntü bir yana ziyaretler için maddi külfete katlanmak zorunda kalıyor.
Çetinkaya, külfetsiz nimetin olmadığını ve bir güzelliğin yaşanması adına, bazı sıkıntılara katlanmak gerektiğini vurgulayarak, yaklaşık bir ay sürmesi planlanan çalışma sonunda 15 metre genişliğinde ve her yönüyle güzel yaklaşık 2 kilometrelik yola kavuşulacağını belirtti.
Artık sen beysin, devlet reisisin bundan sonra öfke bize uysallık sana yani bey öfkelenmeyecek, bey tokat tekme atmayacaksın, bey böyle olur böyle olmayan bey olmaz suçlamak bize katlanmak sana ama bizde ne oluyor bey suçlamaya çalışıyor ve biz katlanıyoruz böyle şey olur mu?