Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Boşver, aldırma.
Ne olursa olsun.
"keyfine" kelimesinin kullanım örnekleri.
Kışın donan göllerin üzerinde yürüyen Bursalı dağcılar, yazın suyun içinde serinlemenin keyfine varıyor.
Sanal gerçeklik atölyesi, ahşap atölyesi, elektromotor araç tanıtımı, Hacivat ile Karagöz gösterimi, etkileşimli uygulamalar, deneyler, sergi, bilimsel yarışmalar, sanat etkinlikleri, yazılım ve robotik atölyeler, akıl oyunları atölyesi, planetaryum gösteri ve bilim söyleşi programları gibi birçok bilimsel etkinliğin yer aldığı projede öğrenci ve veliler bilimsel çalışmaların keyfine varacak.
Mahalleye çıkarken keyfine doyum olmayan seyiri de vatandaşımızdan esirgemek istemedik.
Mahalleye çıkarken keyfine doyum olmayan manzarayı vatandaşımızdan esirgemek istemedik.
Başka kolay yöntemlere gidebilirdi, emek etmez, zahmet çekmez keyfine bakabilirdi.
Keyif veren futbolunu hatırlayıp sahaya koydukları zaman da deymeyin izleyenlerin keyfine.
Hedefimiz yılbaşında Osmanlı kayıklarımızı nehre indirerek gondol keyfine başlamak.
Ağaçların güz mevsimi renklerinde Balkanlar'ın kokusunu kıvrım kıvrım akarak getiren Meriç, Tunca ve Arda nehirlerini selamlamasını izlemek isteyenler mesire alanlarına giderek, kışın soğuk günleri gelmeden, doğanın sunduğu güzelliklerin keyfine varıyor.
Doğru servis sıcaklığı, geleneksel döner tadı ve etinin yumuşaklığıyla özel olarak hazırlanan Torku Doğrudan Döner, yemeği karın doyurmak yerine yemek keyfine dönüştürüyor.
Kozalak, taş, kum, yaprak, dal gibi doğal materyallerin yanı sıra atık malzemelerle oluşturulan oyun ve eğitim alanlarında çocuklar eğlenerek öğrenmenin keyfine varıyor.
Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen etkinliğe katılan kadınlar, antrenörler eşliğinde spor yapmanın keyfine vardı.
Çocukların yaşayarak öğrenme tadına, hazzına, keyfine ve başarısına ulaşması hedefiyle yola çıktıklarını anlatan Gürkan, Türkiye'nin ve Balkanların en büyük İnteraktif Çocuk Müzesi projesini hayata geçirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.