Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
kurcalamak
  • -i Ellemek, karıştırarak bakmak
    "Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu."
  • Sivri bir şey sokup karıştırarak zorlamak
    "Kilidi kurcalamışlar."
  • Karıştırıp azdırmak, tahriş etmek
    "Çıbanı kurcalamamalı."
  • Meşgul ve rahatsız etmek
    "Bu sorunun cevabı zihnimi bir hayli kurcalayıp durmuştur." - H. Taner
  • Bir konuyu araştırmak, üstünde durmak, eşelemek
    "Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak." - A. Ümit

"kurcalamak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Tiyatroda, romanda ve bazen de sinemada gördüğümde hoşuma giden, dengesi iyi tutturulduğunda tarifi zor bir haz aldığımı kabul etmek zorunda kaldığım bir şeyi, kendi yöntemlerimle deneyimlemek ve sınırlarını kurcalamak konusunda duyduğum karşı konulmaz bir meraktı da benim için bu.

Tarihe şaşı bakmak, katliam izi sürmek, soykırım çetelesi tutmak, artniyetle arşivlerin tozlu raflarını kurcalamak esas itibariyle hakikati değiştirmeyecektir.

Ruhani dünyayı kurcalamak bir yandan bizim için bir gizem taşıyor, bir yandan da bunları içgüdüsel olarak anlıyoruz.

Bu çocuklar, her şeyi kurcalamak ister, konudan konuya atlar, saygısızca ve küfürlü konuşabilirler.

Biz birbirimize kenetlendiğimiz vakit, biz geçmişi kurcalamak yerine ondan ders alarak geleceğe ait düşüncelerimizi yoğunlaştırdığımız vakit inşallah kaybettiklerimizi en kısa sürede telafi ederiz, inşallah bu millete de umut olmaya devam ederiz.

Bir düşünüşü, bir dünya görüşünü günlük basit bir olay üzerinden gözlemleyip kurcalamak.