Güncel Türkçe Sözlük
-
nsz Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma
gelmek
"Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." - H. E. Adıvar
- Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
"Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü." - A. H. Müftüoğlu
- Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
"Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik." - H. R. Gürpınar
- Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
"Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu." - R. H. Karay
- Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
"Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın." - M. Ş. Esendal
- Çok susamak
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Donakalmak, şaşmak
"kurumak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Sipariş miktarı fazla olduğu takdirde yanında yetişen eski elemanlarından destek alan Karaağaç, işlemden geçirilen ipleri kurumak üzere asıyor.
Etrafındaki betonlaşmadan dolayı büyük zarar gören ve kurumak üzere olan çınarları kurtarmak için Kdz.
Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, Yozgat'ta mevsimin kurak geçtiğini ve ekinlerin kurumak üzere olduğunu söyledi.
Bu yıl kurumak için dizilen 80 ton biber kuruduğunda ağırlığının yüzde 90'ını kaybedecek ve 8 ton civarı kalacak.
Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, gazetecilere yaptığı açıklamada, Yozgat'ta havaların kurak geçtiğini ve ekinlerin kurumak üzere olduğunu söyledi.
Proje ile bu yıl tarlalarına su verileceği vaadiyle ikinci ürünü ektiklerini belirten çiftçiler, iddiaya göre bekledikleri suyu alamayınca bu kez kurumak üzere olan ekinlerini kendi imkanları ile kuyulardan çektikleri su ile sulamaya başladı.
Bakımsızlık yüzünden ağaçlar kurumak üzere ancak çocuklar için yapılan oyun parkına başı boş hayvanlar geliyor.