Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin
"Sanki görüşmemiz münasebetsiz bir safhaya girmişti de ister istemez lakırtıyı kesmiştik." - İ. H. Baltacıoğlu
- Ters, aksi
"Hep böyle münasebetsiz sıralarda beni arar." - N. Cumalı
- Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse)
"Sinirli, ukala, münasebetsiz herifin biridir." - N. Hikmet
"münasebetsiz" kelimesinin kullanım örnekleri.
Her üçüne de kendi haklarında, bundan sonra münasebetsiz şekilde muhalefet yapmaktan vazgeçmeleri şartıyla, hiçbir tehlike bulunmadığını, memleketin bu felaketli zamanlarında bilakis bütün münevverlerin birlik halinde çalışmaları lazım geleceğini ve bu fikrime iştirak ettikleri takdirde kendileri için namuslu birer çalışma muhiti temin edebileceğimi söyledim.
Milli iradeyi yani milletin emaneti taşıyan, bunun da mesuliyetini bilen bir parti olarak bu münasebetsiz tehdide en sert cevabı verdik ve geri adım atmadık.
Gerek sporun asaleti, gerekse de seyircilere karşı gösterilmesi gereken hürmet noktası nazarından sporcuların müsabaka esnasında her türlü kaba, terbiye dışı, münasebetsiz hal ve sözlerden uzak durmaları, temiz, muntazam, ahlaka ve kurallara uygun giyinmiş olmaları lazımdır.
Faili meçhuller üzerinden ucuz kahramanlık ve şov yapmaya kalkan politikacıların münasebetsiz beyanları, gereksiz tahriklere yol açacaktır.
Müfettişlerimize yakıştırılan o münasebetsiz soruların hiçbiri müfettişlerimiz tarafından sorulmamıştır.