Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat Canlılığın zorunlu kıldığı gereksinim ve
isteklerle ilgili, beden arzularıyla ilgili
"nefsani" kelimesinin kullanım örnekleri.
Çünkü tenini besleyen, nefsani arzulara düşüyor ve sonunda rezil olup gidiyor.
Süfli arzular, nefsani istekler ağır bir taş gibi ayağımıza bağlanıp dibe çekmeye çalışsa da, sonuç alamayacaklardır.
Yalan, dolan, hırs, gösteriş, israf ve benzeri nefsani arzular, yani dünyalık heveslerin hepsi birer puttur.
Başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu azabından kurtuluş olarak adlandırılan bu ayın, iftar sofralarımızda fakir ve muhtaç durumdaki kardeşlerimize yer açmaya, öksüz, dul ve yetimleri sevindirmeye, nefsani duygularımızı bir nebze olsun terbiye etmeye güzel vesile olacaktır.
Çabamız gemimizin batmaması, gayretimiz gemlenemeyen nefsani arzu ve hırsların söndürülmesi içindir.
Bu programı aldıktan sonra madde bağımlılığının aslında bir hastalık olmadığını, tamamen nefsani ve iradi bir eksiklikten kaynaklandığını öğrendim.
Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, dava şuuruna sahip, dava adamı olmanın, her türlü nefsani duyguyu arkaya atmaktan, sadece hedefe ve büyük Türkiye'ye odaklanmaktan geçtiğini söyledi.
Saplantıya sahip olan insanlar ağırlıklı olarak kendi nefsani duygularına uygun olamayan her söylemi düşman olarak kabul ederler.
Dünyevileşmenin hayatı kuşattığı, nefsani arzuların öncelendiği, insani değerlerin ve ahlaki erdemlerin zayıfladığı bir çağda insan, evrene tefekkürle bakmayı, söz ve davranışlarını hikmet ve ahlak terazisinde tartmayı ihmal edebilmekte, gönül ve inanç dünyasına yabancılaşarak, kontrol edemediği tutkularının etkisiyle farklı mecralara sürüklenebilmektedir.