Güncel Türkçe Sözlük
-
özel, isim Osmanlılık düşüncesini benimseyen ve yayan
düşünce akımı
Vikipedi
Osmanlıcılık, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün ulusları ve unsurları Osmanlılık ruhu içinde birleştirmeyi amaçlamış bir ideolojiydi.
Tanzimat (Osmanlıca: تنظيمات), Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Diğer dillerde genellikle "Osmanlı Reformu" (İng: The Ottoman Reform) deyimi kullanılmaktadır.
İmparatorluk bünyesindeki tüm kavim, cemaat ve milletlerin din, mezhep ve etnik farkları gözetilmeksizin adalet, hürriyet, eşitlik ortamında beraber yaşamalarını temin etmek isteyen bir anlayıştır. Osmanlıcılık fikri devletin kuruluşunda ve şekillenmesinde fiilen mevcut ve yaşayan bir olguydu. Fransız İhtilali’nin yaydığı hürriyet, eşitlik, milliyet (bir etnik gruba ait olma) gibi fikirler çok uluslu bir yapıya sahip olan yani etnik birliği olmayan Osmanlı’yı olumsuz etkilemiş ve Osmanlı devlet adamları gelişmekte olan milliyetçilik hareketlerinin karşısında Osmanlıcılığı, devletin siyasi birliğinin korunması, devletin devamlılığı için ortaya atmışlardır.Selçuk Akşin Somer, Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce, İletişim Yayınları, cilt 1, s. 88.
Bu dönemdeki reformlar II. Mahmut zamanında belirlenmiş düşüncelerdir. Tanzimat döneminde izlenen yol "şekilde batılı, ruhen doğulu" bir tavırdır. Tanzimat’ın en fazla üzerinde durduğu konu eşitlik ilkesidir. Eşitliği tabii bir zihniyetle değil de Osmanlıcılık ilkesi çerçevesinde bir hedef haline getirilmiştir. Bu dönemde Osmanlı aydınları milli çapta idari hukuki ve iktisadi tedbirlerle Osmanlı’da yüksek sayıda yer alan kültür birimlerini bir arada tutabilecek bir Osmanlıcılık şuuru yaratma hedefindeydiler.Selçuk Akşin Somer, Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce, İletişim Yayınları, cilt 1, s. 90.
Osmanlıcılık akımı Tanzimatla Osmanlı’nın siyasi ideolojisi haline gelmiştir; fakat Osmanlıcılık fikri her ne kadar tüm tebaa arasındaki ayrıcalıkları kaldırmayı bir nebze başarsa da müslim-gayrimüslim arasındaki ayrılığı arttırmıştır ve bu dönemdeki Osmanlıcılık akımı pek başarılı olamamış; yeni tavizler, yeni arayışlar ve yeni ideolojiler ortaya çıkmıştır.Şaban H. Çalış,Neoosmanlılık, Özal ve Balkanlar, Çizgi Yayınevi, Konya 2006, s. 33.
Osmanlı devleti Osmanlılık ilkesi çerçevesinde yabancı uyruklar üzerinde asimilasyon politikası gütmemiştir. Tüm tebaayı memnun etmek için ve bir Osmanlı birliği sağlamak için egemenliğine aykırı haklar bile vermiştir. Bu dönemde Osmanlı aydın kesimi ortaya çıkmaya başlamış ve tanzimatın verdiği imtiyazları Osmanlı devlet bürokrasisini ve devletin kötü gidişatını eleştirmeye başlamışlardır. İlk büyük tepki ise Genç Osmanlılar adında bir cemiyetin kurulması oldu.Selçuk Akşin Somer, Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce, İletişim Yayınları, cilt 1, s. 97-98.
Osmanlının iç-dış faaliyetleri ve kötü gidişatı sürekli aydınların tepkisiyle eleştiriliyordu. Bu durum da yeni bir siyasi teşekkülün ortaya çıkmasına neden oldu. Genç Osmanlılar Cemiyeti 1865 yılında kurulmuştur. Suphi Paşazade Ayetullah, Ahmet Beyzade Mehmet, Yusuf Paşazade Hacı Nuri, İskender Beyzade gibi isimler cemiyetin ilk kurucularıdır. Daha sonra Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa da bu cemiyete katılmışlar ve cemiyetin öncüleri olmuşlardır. Bunlar doğrultusunda Osmanlılık ilkesi halka hizmet etmek, halk tarafından anlaşılmak ve halka hitap etmek için basın ve gazete yoluyla görüşlerin halka iletmeye çalışıyorlardı. Tasvir-i Efkar, Tercüman-ı Ahval, Muhbir, Hürriyet gibi gazetelerde sadrazam ve nazırların keyfi idaresi, politikalarını hedef alan yazılar yazıyorlardı. Bu cemiyet devletin parçalanmasını önemek ve birliği korumak için "İttihat-ı Anasır" fikrini Osmanlılık politikası aracılığıyla üstlenmiştir.Nevin Yazıcı, Osmanlılık Fikri ve Genç Osmanlılar Cemiyeti, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002, s. 60-61.
II. Meşrutiyet dönemi Osmanlılık politikası gelecek açısından umutsuz bir süreç içine girmişti. Bu dönem Osmanlılık politikası, daha çok İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkeziyetçi, Türkçü ve liberal muhalefeti bastırıcı uygulamaları karşısında muhalefetin bir tür çoğulculuğu savunma hizmetiydi. Bu dönemde Ahrar Fırkası, Osmanlı Demokrat Fırkası, Mutedil Hüriyetperveran Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası gibi partiler de Osmanlılık fikrini kendi programlarına almışlardı. Bu partiler genel itibarıyla Osmanlılar arasında eşitlik kardeşlik karşılıklı sevgi ve saygının olması gerektiği, devletin ancak bu sayede ayakta kalabileceğini savunuyorlardı. Fakat bu muhalif partilerin Osmanlıcı yaklaşımları Balkan Savaşları sırasında meydana gelen Bab-ı Ali baskını ve İttihatçı askerlerin faaliyetleriyle son bulmuştur. İttihat ve Terakki'nin baskıcı politikaları, bu dönemde ortaya çıkan İslamcılık ve Türkçülük akımları karşısında Osmanlılık akımının fazla bir siyasal ağırlığının kalmadığını görüyoruz. Bu dönemdeki bir diğer önemli alan da basında görülen Osmanlıcı ve Türkçü aydınlar arasındaki tartışmalardır. Osmanlılar Türkçülüğü devletin sonunu getirecek bir politika olarak gördükleri için onlara şiddetle kaşı çıkıyor ve kendilerini onlardan her konuda soyutlamaya gitmişlerdir.
Osmanlıcılık, Meşrutiyet veya Anayasal Monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halkoyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimine denir. Meşrutiyet, bir hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükûmet biçimidir. Milliyetçilik akımının Osmanlı Devleti üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı ortaya atılmış bir fikir akımıdır.Niyazi Berkes, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler, Kaynak Yayınları, 2. Basım, s. 51-52.
Milliyetçilik dil, tarih ve kültür birliğine dayalı ulusun ve devletin mutlak ve temel bir değer olduğunu kabul eden anlayış. Bireylerin devletin büyüklüğünü sağlayacak ve koruyacak şekilde, devletin ihtiyaçlarına uygun olarak davranmaları gerektiğini, davranışlarını bu amaca göre ayarlaması gerektiğini öne süren akım olarak milliyetçilik, ulus olgusunu, o ulusu meydana getiren bireylere, hukuki bir yapı olan devlete dönüştürme imkanı sağlamıştır.
II. Mahmut'un "Ben tebamdaki din farkını ancak camilerine, havralarına ve kiliselerine girdikleri zaman görmek isterim!" sözleri bu fikrin pratikteki en önemli göstergesidir. Osmanlı toplumunu kaynaştırmayı hedefleyen Osmanlıcılık akımı, fertlerin sosyal siyasi ve hukuki eşitliklerini sağlamak için faaliyet göstermiştir.
Sultan II. Mahmud (1785 - 1839), 20 Temmuz 1785 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan I. Abdülhamid, annesi Nakşidil Valide Sultan'dır. Orta boylu, geniş omuzlu, beyaz sakallı, zarif ve sevimli yüzlüydü. Diğer Osmanlı padişahları gibi kuvvetli bir tahsil gördü. Öğrenimi ile Sultan III. Selim padişahlığı sırasında bizzat meşgul olmuştu.
Bu amaçla iki önemli çalışma yapıldı.
Meclis-i Mebusanın açılması[ değiştir]Meclis-i Mebusan, Mebuslar Meclisi olarak da adlandırılır. İIk Türk Parlamentosu, "Meclis-i Umumi" (Genel Meclis) adı altında ve iki meclisli olarak, 20 Mart 1877'de çalışmalarına başladı. İki dereceli seçimler sonucu oluşan "Heyet-i Mebusan" veya bazen ifade edildiği gibi "Meclis-i Mebusan" (Milletvekilleri Heyeti), 69'u Müslüman ve 46'sı Müslüman olmayan 115 üyeden oluşuyordu.'in emriyle Gülhane Hatt-ı Şerif-î'ni hazırlayarak 3 Kasım 1839 tarihinde ilân etmiştir.]]
Kanun-u Esasinin ilanı[ değiştir]Böylece meşrutiyet fikri ve programı yürürlüğe girmiş oldu. Osmanlıcılık fikrine taraftar olanlar, bütün Osmanlıların siyasi birliğini gerekli görüyorlar ve ortak yurt gereğini savunuyorlardı.
İlk Anayasanın yürürlüğe girmesiyle Osmanlı toplumunda hukuki bir eşitlik, ilk meclisin açılmasıyla da siyasi bir eşitlik sağlanmıştır.
Osmanlıcılık fikrini zayıflatan ilk büyük etki 1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve bu savaşın sonuçları oldu. Bu savaş sırasında Balkanlarda Osmanlı egemenliğinde yaşayan Hristiyanların Müslümanlara kötü davranmaları, Rusların Rum ve Ermenileri kışkırtmaları, Müslüman halkta Hristiyanlara karşı sert bir tepki doğurmuştu.
Sonuçta 1860'tan sonra benimsenen ve II. Abdülhamit tarafından da desteklenen Osmanlıcılık ideolojisi, Balkan Savaş'ından sonra imparatorluk sınırları içinde patlak veren bağımsızlık mücadeleleri sonucu, geçerliğini kaybetmiştir.
Sonuç olarak Osmanlılık akımı siyasi düşüncesi Osmanlıdaki cemaat ve milliyet farklılıklarını aşan ve tüm Osmanlı topluluğuna aynı anda hitap eden ilk ideolojik yaklaşımdır. Yeni Osmanlılar, Jön Türkler ve Meşrutiyet dönemi aydınları tarafından daha sistemli bir hale getirilmiştir. 19. yüzyılın ilk yarılarında daha otoriter ve yarı dinsel bir anlayış sergiliyordu. Allah'ın indinde herkesin eşit olduğu gibi herkesin aynı şekilde padişah ve devlet adamlarının karşısında eşit olması gerektiğini savunur. Osmanlı birliğini ancak parlamenter bir düzeyde siyasi haklar verilerek elde edilebilinirdi. Osmanlılık fikrine karşı çıkan Türkçülük ve İslamcılık gibi ilkelerin doğmasına olanak sağlamıştır. Osmanlılık akla mantığa sağduyuya dayanan bir yaklaşımdır fakat bürokratik ve seçkin kökeninden kurtulup kitlelere mal olamamıştır. 10,000
"osmanlıcılık" kelimesinin kullanım örnekleri.
Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık gibi düşünce akımları ortaya çıkıyor.
Atatürk Osmanlının son döneminde Osmanlıcılık, İslamcılık, Turancılık ve batıcılık gibi fikir akımlarının etkisinde hayatını sürdürdü.
Bu zaman zaman geçmişte eski veya yeni Osmanlıcılık isimleri taktılar.
Bu konuda Osmanlıcılık oynanıyor diyenlere uyup kazanımların heba edilmemesi için azami dikkat göstermeliyiz.
Birileri Osmanlıcılık yapıyor birileri Türkiye Cumhuriyetçiliği yapıyor.