Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
oturmuş
  • sıfat Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş, stabil
    "Oturmuş bir kurum."

"oturmuş" kelimesinin kullanım örnekleri.

Öyle ki sinemaya gittiğiniz zaman sizin oturduğunuz koltukta daha önce bitli bir kişi oturmuş ise ve sonrasında sizde o koltuğa oturduğunuzda size de bulaşma ihtimali çok yüksektir.

Hayatında bir gün dahi kampüste üniversitede okumuş, üniversite arkadaşları olan birisi, kampüste kantinde oturmuş, ders çalışmış, arkadaşlarıyla fotoğraf çektirmiş birisi üniversiteleri bölmez.

Fedaice direnen Kürdistan halkına karşı zerre kadar saygı duymadığı gibi gelmiş bir de AKP'nin kucağına oturmuş.

Kadın, Leviva horul horul uyuyor, kocası Yona ise, saç baş darmadağın, yatakta oturmuş söyleniyor.

Zamanında anneannemler de, annemler de burada oturmuş ve Kadıköy hep bir şekilde karizmatik ve merkezi bir yer olmuş.

Sert ve kemiğe oturmuş el yapısı yumuşuyor ve kemiksi görüntünün yerini yumuşak bir dolgunluk alıyor.

Belki de asıl önemli olan yukarıda saydığımız güzel haberlerin, ithalatı kıstığımız bir dönemde değil, ithalat ve ihracatın arttığı bir dönemde cari fazla verecek bir düzlemi yakaladığımızda ekonomide işler tam anlamıyla rayına oturmuş olacaktır.

Yeni bir takıma gidiyorsunuz, orada oturmuş bir düzen ve o düzenin parçası olan eski oyuncular var.

Mehmet Ali Yalçın da üniversite bünyesinde kurumsal yönetim modelinin oturmuş durumda olduğunu, sürekli bir iyileştirme ve çeviklikle yönetebilme modelini yerleştirdiklerini kaydetti.

Hayli değişen Cem Adler üçüncü kez nikah masasına oturmuş ve evlenip İzmir'e yerleşmişti.