Güncel Türkçe Sözlük
-
-i, -e Oturma işini yaptırmak
"İçeri girer girmez bileğimden kavradı, önüne beni oturttu, hayvanı mahmuzladı." - S. M. Alus
- Koymak, yerleştirmek
"Kalemi aldım ve kâğıda yazının başlığını oturttum." - Y. Z. Ortaç
"oturtmak" kelimesinin kullanım örnekleri.
Türkiye gibi bir ülkede, demokrasisini kavileştirmek zorunda kalan, sağlam zeminlerine oturtmak zorunda kalan bir ülke için.
Dolayısıyla buna eklemlenen diğer parametrelerde göz önüne alındığında belli bir rutine oturtmak, belli bir plan dairesinde muhkem hale getirmek bazen zor olabiliyor.
Bu ortak çıkarlarımızı her iki tarafın da kazanacağı bir platforma oturtmak istedik.
Bunları yaparken, diğer ülkeleri de iyi inceleyip, Türkiye'yi buraya iyi bir yere oturtmak lazım.
Bunu öyle bir sisteme oturtmak zorundayız ki yeni hükümet sistemimizin oluşturacağı en önemli şeylerden bir tanesi, şu andaki bürokratik yapımızı siyasi yapıya uydurarak bunu gelecek nesiller için tasarlayacağımız bir bakanlık kurmak.
İlerde olabilecek hem sosyal sıkıntıları baştan önleyebilme adına hem de ekonomimizi daha sürdürülebilir bir büyüme çizgisine oturtmak adına bunun mutlaka tedbir alınması gereken bir tablo olarak görüyoruz.
Bu konudaki çalışmamızı sağlam zemine oturtmak suretiyle, adaleti tesis hukukla olur, anlık ayaküstü düzenlemelerle değil.