Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
oynak
  • sıfat Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
    "Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı korkuya benzer bir ürperti geçirilir." - S. Ayverdi
  • Hareket, canlılık veren
    "Zeybek oynak bir müziktir."
  • Değişken, kararsız
    "Altın fiyatları oynak."
  • Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız)
    "Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu." - R. N. Güntekin
  • anatomi Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem)
    "Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik..." - P. Safa
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü
oynak

anat. Eklem.

Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
oynak

bk. oynar eklem.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
oynak
  1. İş bilen (kimse).

  2. Sözünde durmayan, güvenilmeyen (kimse).

  3. Kararsız.

"oynak" kelimesinin kullanım örnekleri.

Özellikle kurların ve faizlerin oynak olduğu bu süreçte reel sektörle finans kesimi arasında etkin bir iletişimin sağlanması gerekiyor.

Enflasyonun altında yatan sebep kur şoku olup, kurda da oldukça oynak bir süreç yaşanması belirsizlikleri daha da artıran bir ortak sorun olarak dile getirildi.

Daha ilk adımda ayaklarımız takur tukur sesler çıkaran oynak döşeme kaplamalarıyla tanıştı.

Madrabaz, zavallı, müptezel, paralel kuluçkası, densiz, şuursuz, kepaze, oynak gibi hoş olmayan ifadelerle ülkücü iradeyi yaftalamak ve yaralamak, beyefendiliğiyle övündüğümüz Genel Başkanımıza maalesef yakışmamıştır.