"perişan" ne demek

"perişan" kelimesinin kullanım örnekleri.

Şehre inmek için de tepelere doğru yükselen sisi deniz sanırlar ve yaptıkları kayıkla bu sisin içerisine doğru dalar giderle ve hepsi perişan olur.

Senin ülken perişan, darmadağınık sen tutuyorsun güya bizim ülkemizdeki güvenliği kendince sorguluyor.

Aile yapısı geleceğin temel taşı ama aile dejenere olunca gençler ve çocuklar perişan oluyor.

Perişan ve felaketzede halkımızın hep yanında olarak gönülleri fethetmiş durumdalar.

MUHTAR ÇÖZÜM İSTİYOR Sakarya Mahalle Muhtarı Haşim Karen ise Günçağ ailesinin defalarca belediyeye başvuru yapmalarına rağmen hiçbir sonuç alamadıklarını belirtirken, evlerinin arkasına akan kanalizasyon suyu yüzünden koku, sivri sinek ve farelerden perişan olduklarını dile getirdi.

Şu soğuk kış gününde gıdasızlık yanında bir de yoğun bombardımanlar halkı perişan ediyor.

Biri 12 yılını verdiği sevgilisi kendisini terk ettiği için perişan, öbürü sürekli internetten bulduğunu sandığı beyaz atlı prenslerinin hiçbiri kahvaltıya bile kalmadığı için mutsuz, diğeri hiç sevilmemiş, erkeklerden hep hoyratlık görmüş, şimdi de acilen çocuk doğurup doğurmama kararı vermesi gerekiyor.

Sanık Ümit Kepir de iyi niyetinin kurbanı olduğunu ve arkadaşı Kenan Çiçek'in, kendisini perişan ettiğini öne sürdü.

Bu terör örgütünü ve onları maşa olarak da kullanan ülkeleri Mahru perişan eylesin inşallah, kahreylesin.

Cari açık Cumhuriyet tarihinin maksimum seviyesine gelmiş, asgari ücretli, emekli perişan, açlık sınırının altında 6 milyon civarındaki asgari ücretli 10 milyon küsur emekli, buna işsizleri de eklerseniz maasef ülkede çok ciddi bir insan topluluğu açlık seviyesinin altında perim perim perişan yaşamaktadır.

Üstelik Ersun Hoca takımı sezon başında değil, ligin ortasında ve perişan bir halde aldı.