Güncel Türkçe Sözlük
-
sıfat İncinmiş, kalbi kırılmış
"rencide" kelimesinin kullanım örnekleri.
Sövmekten, küfretmekten bahsedebilmek için, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermesi gerekir.
Çünkü bazı müşterilerimiz kartına bakılmak istendiğinde rencide ediliyoruz diye bize kızıyor.
Cami avlularının en kuytu köşesine konulan ve hemen hemen bir insan boyuna yakın, üst kısmında küçük bir oyuk bulunan silindir şeklindeki taş, imkanı olan insanların, üzerindeki oyuğa bıraktıkları sadakalarıyla, yoksula rencide etmeden el uzatmasını sağlıyordu.
Köyde kaç bayan var, kaç çocuk var, kaç tane küçük baş hayvan var kaç tane davar var diye alay ediyorlar, bizi rencide ediyorlar.
Siyasi liderlerden muhataplarımdan benim tek beklediğim karşılıklı nezaket iyi bir uslüp, iyi bir istişare yöntemi ve ortak olduğumuz hususlarda birlikte hareket, ortak olmadığımız hususlarda karşılıklı saygıyla hayır bunlarda anlaşamıyoruz diye ama birbirimizi demagojik ifadelerle ve gerçekten zedeleyici üslupla rencide etmemek.
Sınıfta yaramazlık yapan bir öğrenci doğrudan rencide edilmemeli iyi bir lisansla düzeltilme yoluna gidilmeli.
İnsan olan herkesin böyle galiz ifadeler karşısında rencide olmaması mümkün değildir.
Balkan evladı olmak yetmez, insan olan herkesin böyle galiz ifadeler karşısında rencide olmaması mümkün değil.
Eğer bunu bilinçli yapıyorsa da yargı kurumunu, yargıçlarımızı, savcılarımızı rencide edecek, hakarete uğratacak çok galiz ifadeler kullanmaktadır.
Dolayısıyla şiddete meşruiyet sağlayan, merhameti öteleyen, insan onurunu zedeleyen ve kadını rencide eden bütün gelenek, örf ve inanışlar reddedilmelidir.
Biz buna neofaşist dediğimiz zaman kızıyorlar ama biz bunu rencide etmek için söylemiyoruz.
Toplumda gördüğü yanlışlıkları ve aksaklıkları nükteli bir üslupla eleştirmiş, incitmeden ve rencide etmeden dile getirmiştir.