Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
sürüklemek
  • -i Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek
    "Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü." - A. Gündüz
  • Akarsu alıp götürmek
    "Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu." - A. İlhan
  • İstekli olmayan birini bir yere götürmek, getirmek
    "Seni bırakmam vallahi diyor ve bazen gittiği yerlere bile onu sürükleyip götürmek istiyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
  • -i, -e Bir kimseyi, bir işi yapmaya zorlamak
  • -i, -e Kötü bir duruma, sona doğru götürmek
    "Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler." - A. Kabaklı
  • -i, -e İlgi uyandırarak bırakamayacak duruma getirmek, çok ilgilendirmek
    "Benim çağdaşlarımdan kim bilir kaç bin genci bahtiyar rüyalara sürüklemiştir." - Y. Z. Ortaç

"sürüklemek" kelimesinin kullanım örnekleri.

Ezberci, derinliksiz ve toplumsal fayda düşünülmeden sarf ettiğiniz sloganlarla verdiğiniz karşılıklar eşliğinde Tepebaşımızı ve kentimizi sürüklemek istediğiniz yere getirmenize müsaade etmeyeceğiz.

Türk tarihinde eşine az rastlanan bu ihanetin hedefi Türkiye'yi kaosa sürüklemek, kardeş kavgasını körüklemek ve dış kaynaklı sinsi planları uygulamaya koymaktı ama başaramadılar.

Toplantılarda terör örgütünün propagandasını yapar, halkı devlete karşı kin ve nefrete sürüklemek için konuşmalar yaparak, gençleri örgütler.

Kan dilli eşkıya bölgemizi kaos ve kargaşaya sürüklemek için çirkefçe oynamakta tekrar kalleşçe pusular kurarak bombalar patlatmakta, kirli eylemler ile insanlarımızın oluk oluk kanını akıtarak Büyük Ortadoğu Projesi uğruna Diyarbakırlı vatandaşlarımızı bir bir yere düşürmektedir.

Sanığın mağdurlara bu eşyaları gösterip güvene dayalı nüfuz ilişkisi sağladığını kaydeden savcı, sonrasında kızlara alkol verdiğini, şehevi duygularını kamçılayarak onları cinsel ilişkiye sürüklemek için porno film izlettiğini, ardından da cinsel istismar eyleminin başladığını vurguladı.